„Viyana’da Suriyeliler ve Çeçenler anlaştı“ haberi hukuk devleti için tam bir rezalet

Der Standard Gazetesi’nde "Viyana'daki ‘çete savaşında’ ‘barış ilanı’, polis insan avıyla şüphelileri arıyor" başlıklı haberin içinde geçen bilgiler, Viyana'da özellikle Suriye'den göç eden yalnız erkeklerin, insanların dinlenmek için gittikleri Viyana parklarını adeta kurtarılmış gecekondu bölgeleri olarak kullandıklarını göstermesi açısından ciddi manada kamuoyunu rahatsız ederek hukuk devletine olan güveni sarsıyor.

Viyana. Der Standard Gazetesi’nin „Çeçenler ve Suriyeliler arasında zaman zaman yaşanan kanlı çatışmalar artık daha sakin. Şimdi her iki toplum da „toplumsal barışı korumak“ için ortak bir deklarasyon imzaladı“ diye devam eden haberinin içinde „Türkler arasında“ şeklinde geçen kelime, 60 yıldır Viyana’da oturmuş bir hayatı olan Viyana Türk toplumunu bu pisliklerin içine kurban değil suçlu olarak sokma girişimi olarak anlaşıldı.

Standard’da ilgili Almanca geçilen yeri birlikte okuyalım: „Bu, için için yanan çatışmaya son vermesi beklenen bir A4 kağıt parçası. Özellikle de bir tarafta Suriyeli gençler, diğer tarafta ise Çeçenler ve Türkler arasında. Temmuz ayının başında, sadece bir hafta sonunda iki kez kanlı çatışmalar patlak verdi. Afganlar da yaralandı. Bu nedenle toplumlar arasındaki barış görüşmeleri haftalardır arka planda devam ediyor ve çatışma daha sessiz hale geldi.“

Bu haberi yapan kişiye ilk sorulması gereken soru „Kim bu Türkler?“

Viyana’da yaşayan Türkiye göçmenleri arasında altmış yıl içinde herkesin işi gücü var ve kimse sokaklarda serserilik yapacak ve çete savaşlarına katılacak kadar toplum dışında yaşamıyor.

Bu çete savaşlarına uyuşturucu kullanan gençler ve onlara uyuşturucu satan insanlar katılarak Viyana’da Türkiye’den ithal edilen  başta „Kurtlar Vadisi“ gibi mafya filmlerini Türk TV’lerinde ve sosyal medyadan izleyen gençler olabilir ama bu  Viyana’daki Türk toplumu değil. Geçtiğimiz haftalarda Türk toplumunun içinde işinde gücünde olan Türk gençlerine Suriye’den göç etmiş 505 adlı ırkçı çeteler keskin aletlerle saldırdı ve bu gençleri Allah korudu.

„Dünyanın en medeni şehri Viyana’da yapılan bu alçakça ve korkakça saldırıların suçlusu, uyuşturucu ve her türlü sorunları olan bu serseri, ipini koparmış ve de Suriye, Afganistan veya başka ülkelerden tek başına Viyana’ya gelmiş  gençleri, onlara aylık sosyal yardım bağlayarak ve her türlü sağlık ve barınma olanaklarını sunarak sokağa salan  Avusturya devleti ve Viyana yönetimi değil midir?“  diye  soran Viyana’da yaşayan Türk toplumundan Mustafa K. adlı vatandaşın sözleri düşündürücü değil midir?

Çeçen ve Suriye çeteleri arasında beyaz sakallı güya yaşlıların aracılığıyla yapılan bu “anlaştık” haberi, aslında hem Türk toplumunu bu sorunların içine sokması açısından hem de “bu hukuk devleti neden sokaklara bu insanları salarak yerli halkın ve yıllardır Viyana’ya göç etmiş insanların başına bela ediyor” sorusunun tartışılmasına neden oluyor.

Buyurun Der Standard’da yayınlanan bu tuhaf güya huzur veren haberin Türkçe tercümesine:

“Çeçenler ve Suriyeliler arasında zaman zaman yaşanan kanlı çatışmalar artık daha sakin. Şimdi her iki toplum da „toplumsal barışı korumak“ için ortak bir deklarasyon imzaladı.

Bu, için için yanan çatışmayı sona erdirmesi beklenen bir A4 kağıt parçası. Özellikle de bir tarafta Suriyeli gençler, diğer tarafta ise Çeçenler ve Türkler arasında. Temmuz ayının başında, sadece bir hafta sonunda iki kez kanlı çatışmalar patlak verdi. Afganlar da yaralandı. Bu nedenle toplumlar arasındaki barış görüşmeleri haftalardır arka planda devam ediyor ve çatışma daha sessiz hale geldi.

Şimdi her iki tarafın „büyükleri“, kulüp temsilcileri ve gençler bir araya gelerek „iki toplumdan gençler arasında son dönemde yaşanan anlaşmazlığı çözmek ve barışçıl ve işbirliğine dayalı bir geleceğin önünü açmak“ amacıyla „resmi bir anlaşma“ imzaladılar. Anlaşmanın tamamı STANDARD’da mevcuttur.

Gençler „Akıllarını Başlarına Almaya Çağrılıyor“

Anlaşma üç noktadan oluşuyor. İki etnik grup arasında etnik bir çatışma olmadığı vurgulanırken, „Daha ziyade, kökenleri gençler arasındaki günlük anlaşmazlıklara dayanan bir çatışmaydı“ ifadeleri dikkat çekiyor.

Çatışmaların medyada yer almasının ardından, her iki toplumun temsilcileri „bir araya gelmek ve çatışmayı mümkün olan en kısa sürede sona erdirmek“ için „yoğun çaba gösterdiler“. Çeşitli toplantılar ve görüşmeler yoluyla „her iki taraftaki gençlere akıllarını başlarına almaları ve anlaşmazlıklara son vermeleri çağrısında bulunduk“. Amacımız her iki toplumda ve kendi şehrimiz Viyana’da barış ve uyumdu“.

Son dönemde yaşanan çatışmalar nihayetinde „iki toplum arasındaki bağların güçlendirilmesi ve gönüllülük esasına dayalı yakın işbirliğinin yoğunlaştırılması“ için bir fırsat teşkil etmelidir. Çeçen ve Suriyeli temsilciler, ortak projeler ve girişimler yoluyla gelecekteki çatışmaları önleme ve karşılıklı anlayış ve dayanışmayı teşvik etme konusunda aynı derecede kararlıdır.

Her iki tarafça imzalanan anlaşma, „toplumsal barışı koruma ve Viyana’da olumlu bir geleceği birlikte şekillendirme“ iradesini belgelemeyi amaçlıyor.

Ayrıca „505“ gibi „suç yapıları“ ile herhangi bir müzakere yürütülmediği de vurgulanıyor. Bu kısaltma aslında Suriyeli bir aile aşiretini temsil ediyor. Ancak son haftalarda ve aylarda bu kodun, aşiretle hiçbir ilgisi olmayan ancak mevcut çatışmalardan kısmen sorumlu olduğu söylenen Suriyeli gençler tarafından ele geçirildiği görülüyor.

„Gençlerinizi kontrol altında tutun“

Benzer bir barış teklifi yapıldığında günlerden Cumartesi, saat 0.27 idi. Arapça yazılmış bir Telegram grubunda. Sohbet gruplarında uzun zamandır birbirlerine karşı kışkırtmalar yapılıyordu. Ve şimdi Arap tarafı harekete geçmiş görünüyordu.

Ancak bazı şartlar vardı: Suriyelilere karşı kışkırtmalar durdurulmalı, Suriyelilere karşı kavgaları gösteren tüm videolar silinmeli; ayrıca Araplara yönelik tüm hakaretler için özür dilenmesi talep edildi. Çeçenler bunu kabul etti ancak karşılığında şu talepte bulundu: „Gençlerinizi kontrol altında tutun, kimseye saldırmamalı ve dövmemeliler.“ Çeçenlere ve Türklere kurallara uymaları için çağrıda bulunuldu: „Lütfen birileri Arap ya da Suriyeli olduğu için daha fazla gereksiz soruna yol açmayın.“

Bir anda ortadan kaybolan hakaretler

Bu „barışın“ ne kadar sürdürülebilir ya da ne kadar ciddi olduğunu ve Viyana sokaklarındaki gerçek yaşam için ne anlama geldiğini ancak zaman gösterecek. Ancak söz konusu Telegram gruplarında duyguların yatışması muhtemelen bir hata değil.

Zira Moussa al-Hassan Diaw’ın geçtiğimiz günlerde STANDARD’a verdiği bir röportajda da belirttiği gibi, son haftalarda orada „her türlü aşırılık“ gözlemlendi. Derad adlı radikalleşmeden arındırma merkezinin kurucusu, sürekli olarak kavgaları ya da Çeçen kadınların Suriyeliler tarafından tehdit edildiğini ya da hakarete uğradığını gösteren yeni videoların yüklendiğini ve kanunsuz adalet çağrılarının yapıldığını gördü. Diaw duyguların bu şekilde tırmanmasını „son derece tehlikeli“ olarak nitelendirdi. Suriye tarafı son zamanlarda Telegram’da özellikle Türklere yönelik hakaretlerle, örneğin bir adamın Türk ulusal bayrağıyla kalçasını temizlediğini gösteren bir karikatürle karşılık verdi. Bu tür paylaşımlar o zamandan beri silinmiş durumda.

Birkaç genç aranıyor

Pazar günü Viyana polisi, Temmuz ayı başında hafta sonunda meydana gelen ayaklanmalarla ilgili olarak arama baskısını yeniden arttırdı. O dönemde maskeli Çeçenler Meidling tren istasyonu yakınlarında bir grup Afgan gencine bıçak ve coplarla saldırmıştı. Polis bunun ikincil hasar olduğunu düşünüyor; asıl hedef muhtemelen Suriyelilerdi. Ancak polis şimdi saldırganların izini sürmek istiyor ve savcılığın talimatıyla bazı şüphelilerin fotoğraflarını yayınladı.

Tren istasyonundaki güvenlik kameralarından alınan görüntülerde gençler ve genç yetişkinler görülüyor. Polisten alınan bilgiye göre, bu kişilerin kurbanlarını önceden anlaşarak takip ettikleri, çeşitli noktalarda yakaladıkları ve sonunda onlara saldırdıkları söyleniyor.

Meidling’deki saldırıdan önce Viyana’nın Brigittenau semtinde Çeçenler ve Suriyeliler Anton Kummerer Parkında birbirlerine tahta çıtalar, biber gazları, bıçaklar ve ateşli silahlarla saldırmışlardı. Olayla ilgili olarak 29 yaşında bir Çeçen ile 19 ve 34 yaşlarında iki Suriyeli tutuklandı. Polis, şu anda aranan kişilerin Brigittenau’daki kavgalarla da bağlantılı olabileceği ihtimalini göz ardı etmedi.

Tırmanışın nedenlerinden biri, Haziran ayı başında Favoriten’deki bir parkta yaşanan „tartışma“ sırasında Suriyeliler tarafından neredeyse öldürülen 30 yaşındaki bir Çeçen’in karıştığı olay.” (Jan Michael Marchart/Der Standard, yenivatan.at)

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien