
ATGB:“Suriye´de etnik ve dini temizlik var Avrupa hala Suriye’de terörün kendisini muhalif olarak görüyor“
Kısa adı ATGB olan Avrupa Türk Gazeteciler Birliği yayınladığı bir basın bildirisiyle, “ATGB olarak soruyoruz. Suriye’de kitlesel katliamlarla “insanlık suçu” işleniyor. Avrupa’nın vicdanı ve adaleti nerede?" sorusunu gündeme getirdi.
KÖLN. Merkezi Almanya olan Avrupa Türk Gazetesiler Birliği ( ATGB) son yaptığı bir basın açıklamasında Suriye´de HTŞ iktidarının azınlara etnik ve dini temizlik yaptığını ileri sunarak, „Suriye’de, etnik ve dini bir temizlik yaşanıyor. Başta Aleviler olmak üzere, bölgede yüzyıllardır yaşayan Ezidiler, Dürziler ve Hıristiyanlar katlediliyor.“ dedi.
„Bugüne kadar 5 binden fazla kişi öldürüldü, 12 bin kişi zorla kaçırıldı ve 40 bin kişi de kısa sürede tutuklanarak bilinmeyen yerlere götürüldü.“ İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre, Tartus ve Hama vilayetleri başta olmak üzere 29 yerleşim yerinde toplu katliamlar gerçekleştirildi.“ ifadelerini kullanılan ATGB’nin açıklamasının devamı şöyle:
El Kaida bağlantılı terör örgütü HTŞ’ye karşı Avrupa sessizliğini koruyor
El Kaide bağlantılı terör örgütü HTŞ’nin (Hayat Tahrir el-Şam) gerçekleştirdiği saldırılarda, kadınlar ve çocuklar dahil olmak üzere binlerce masum insan katledildi. Rejime bağlı güçlerin kaydettiği sosyal medyaya düşen görüntüler, bu barbarlığın boyutlarını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyorken, Avrupa sessizliğini koruyor. Özellikle sosyal demokrat ve Yeşil çizgideki siyasetçilerden işlenen insanlık suçlarına yönelik ciddi bir tepki gelmiş değil.
Avrupa medyası yine bildiğimiz gibi: Görmüyor, duymuyor, konuşmuyor.
„İnsan Hakları“ söylemiyle dünyaya ahlâk dersi vermeye çalışan Avrupa Birliği ortada yok. İsrail’in “kendini savunma hakkına” karşı sokaklara dökülen “woke” siyasetçiler, şimdi Suriye’de azınlıklara karşı yapılan etnik ve dini temizliklere karşı neden suskun? „Kadın hakları, azınlıkların korunması, din ve vicdan özgürlüğü“ diyenler, Suriye’de kadınlar ve çocuklar infaz edilirken neden görmezden geliyor? Bu soruların cevabı utanç verici bir gerçeklikte saklı: İkiyüzlülük! Avrupa medyası yine bildiğimiz gibi: Görmüyor, duymuyor, konuşmuyor.
Avrupa Suriye’de terörün kendisini muhalif olarak görüyor
Suriye’de “rejim karşıtı” olarak yıllarca desteklenen yapılar, bugün terörün ta kendisi oldu. Avrupa ise bu yapılanmaları hâlâ “muhalif” olarak görmeye devam ediyor.
AB, geçtiğimiz günlerde Brüksel’de düzenlenen bir konferansta, Suriye’ye yönelik 5,8 milyar avro yardım taahhüdünde bulundu. Bu paralar gerçekten Suriye halkına mı gidiyor yoksa masumları katleden terör şebekelerine mi? Kısacası, Avrupa’nın desteği, terörü besleyen yapılarla mı buluşuyor?! Benzer politikayı Filistin’de de görüyoruz. Sadece sivil halk değil, görevi başındaki gazeteciler dahi katlediliyor ve Filistin’de ölen gazeteci sayısı 209’a çıktı.
ATGB’nin talepleri
Bölgedeki katliamların sona ermesi yönünde dile getirilen talepleri Avrupa Türk Gazeteciler ATGB şöyle yineledi:
• Birleşmiş Milletler BM ve uluslararası toplumu, Suriye’de insan hakları ihlallerinin yerinde tespit edilmesi için derhal kalıcı bir gözlem misyonu göndermeye çağırıyoruz!
• Suriye’de Aleviler ve diğer azınlıklar için, Keseb’de acil bir insani yardım koridor açılmasını ve hastaların güvenli geçişinin sağlanmasını talep ediyoruz!
• BM barış gücünün acilen bölgeye gönderilerek can ve mal güvenliğinin sağlanmasını istiyoruz!
ATGB açıklamasına şöyle devam etti, „HTŞ ve benzeri yapılar terör örgütüdür ve her türlü desteğin dışında tutulmalıdır. Aksi takdirde, bu yardımların katliamlara hizmet ettiği gerçeğiyle Avrupa yüzleşmek zorunda kalacaktır. On binlerce insanın katledildiği, kaçırıldığı ve hapsedildiği bu vahşete sessiz kalmak, faili meçhullara değil, açık faillerin suçuna ortak olmaktır, aynı vahşetin Avrupa sokaklarına sıçramasına da göz yummaktır!“
ATGB’den çağrı
Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) olarak çağrımızdır diye sona eren basın bildirisinde şu ifadeler kullanıldı:
• Avrupa Birliği, Suriye’deki katliamları, soykırımı görmezden gelmeyi bırakmalıdır!
• Terörü kınayan değil, doğrudan durduran politikalar üretmelidir!
• Uluslararası medya, “çatışma” diyerek katliamı aklamaya derhal son vermelidir.
• Gazetecilik suç değildir!.