FPÖ neden Avusturya Türkiye göçmenlerine ilk kez farklı, ama özellikle seçmen olarak hitap ediyor!

Yeni Vatan Gazetesi, son zamanlarda gündemde olan "Türkiye göçmenleri artık FPÖ Partisini seçiyor" tartışmalarından sonra FPÖ Partisi'nin Viyana lideri Dominik Nepp ile görüştü. Nepp, "Viyana'daki Türk toplumundan insanlar sizinle konuşmaya geliyor mu?" sorusuna, "Evet, bu oluyor. Ben de onları ziyaret ediyorum. Sorunları dinliyorum." dedi.

Yeni Vatan Gazetesi (Neue Heimat Zeitung ) adına yapılan mülakat Stefan Beig ve Birol Kılıç tarafından gerçekleştirildi.

VİYANA. Yeni Vatan Gazetesi’nin defalarca Türkler hakkında tekrarlama gereği duymadığımız kaba ifade ve resmen düşmanca yaklaşımlarda bulunduğu için analizleriyle sert eleştirdiği FPÖ’deki Strache dönemi geride kaldı.  İki soru son haftalarda 29 Eylül 2024 Avusturya Parlamentosu ve 2025 Viyana Eyaleti seçimleri öncesi kamuoyunda konuşuluyor. Sağ, aşırı sağ veya popülist sağ olarak anılan kısa adı FPÖ olan Avusturya Özgürlükçüler Partisi yönetiminin son zamanlarda Avusturya’da yaşayan Türkler ile ilgili sapla samanı birbirinden ayıran olumlu sinyaller verdiği doğru mu?  Birçok yerde konuşulduğu gibi Avusturya´da takribi dört yüz binden fazla Türkiye göçmeni arasında  200 binden fazla Avusturya vatandaşı olan seçmenin FPÖ partisini seçimlerde artık seçtiği ve FPÖ’nün alternatif bir seçim partisi olduğu iddiası doğru mu ?

Yeni Vatan Gazetesi (Neue Heimat Zeitung) merak etti, bu ve birçok konuda FPÖ Viyana lideri Dominik Nepp  ile görüştü ve sorular sordu.

Sırasıyla

FPÖ lideri Herbert Kickl bir Avusturyalı Türk genciyle ne mesajı verdi ? 

 Birkaç hafta önce, tam olarak 16 Temmuz 2024’te, FPÖ Avusturya Genel Başkanı Herbert Kickl, Türk kökenleri olduğunu ifade eden bir gencin FPÖ´yü seçimlerde güvenlik nedeniyle seçeceğim diyen videosunu yayınladı.  Kickl bu videoyu paylaşırken şunları yazdı:
     „Aslen başka ülkelerden gelen insanlar onlarca yıldır ülkemizde yaşıyor. İyi entegre olmuş durumdalar.Almanca konuşuyorlar, burada çalışıyorlar ve vergi ödüyorlar. Ülkemizi seviyor ve bizim değerlerimize göre yaşıyorlar.Birlikte barış içinde yaşıyorlar ve toplumumuz için bir zenginlik oluşturuyorlar. Birçoğu da hükümetin yasadışı göç üzerindeki kontrolünü kaybetmesinden dolayı hayal kırıklığına uğradıklarını söylüyor. Bu insanlar da herkesin buraya gelebilmesini istemiyor. Kimin gelip kimin gelemeyeceğine kendileri karar vermek istiyorlar. Bu insanlar aynı zamanda farklı bir iltica politikası da istiyorlar. Bize katılırlarsa harika olur. İyi entegre olmuş pek çok göçmen FPÖ’ye oy veriyor.“

Bu yeni bir gelişme ve ilk.

Belki de FPÖ’de uzun zamandır gözlemlediğimiz ve „Neue Heimat Zeitung“ (Yeni Vatan Gazetesi) adı altında Türkçe ve Almanca bir Avusturya gazetesi olarak 1999’dan bu yana bağımsız bir mecra olarak düzenli ve periyodik olarak basılı formda ve internette  haber yaptığımız ve ayrıca okuyucularımız için her gelişmeyi eleştirel bir şekilde analiz ettiğimiz için bu mesaj aslında hem FPÖ ama hem de Avusturya için  acaba bir dönüm noktası değil mi? En azından Avusturya’da yaşayan Türkiye göçmenleri açısından bir dönüm noktası. FPÖ resmen tarihinde ilk kez Türkiye göçmeni Avusturya vatandaşlarını oy potansiyeli görerek direk sosyal medya veya Avusturya basını üzerinden saydam bir şekilde mesajlar veriyor. Tüm bu gelişmeler haber değeri taşıyor.

 

Herbert Kickl‘ in yanında yetiştiği FPÖ eski lideri Haider ile 24 yıl önce Neue Heimat Gazetesi’nde (Yeni Vatan) yapılan iki röportaj

 

 

Yaklaşık 24 yıl önce Kärnten’de, FPÖ’nün Şubat 2000’deki Avusturya Parlamentosu ulusal seçimlerini kazanmasının ardından, dönemin FPÖ Genel Başkanı Jörg Haider ile “ Yeni Vatan Gazetesi Haider’e sizler için  sordu“ başlıklı bir röportaj gerçekleştirmiştik.   O zamanlar Haider’in Avusturya’ya misafir işçi olarak 1960 yıllarından sonra gelen ve ülkenin kalkınmasında ciddi katkıları olan  Türkiye kökenli insanlar hakkında bu kadar yapıcı konuşmasına şaşırmıştık. Haider, Atatürk’ü, kurtuluş savaşlarıyla yoktan modern seküler bir Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunu ve  Türkiye’de misafir işçi ve hatta misafir profesör olarak görev yapan Avusturya vatandaşlarını  asla unutmadı ve anlattı. Haider günahları bir kanara ama Türkler konusunda sapla samanı birbirine karıştırmıyordu.

Yeni Vatan Gazetesi 2001 yılında „Haider Türkçe öğreniyor“ ikinci manşetini attı. Çünkü  Haider Yeni Vatan Gazetesi’ni eline almış ve artık Türkçe öğrenme zamanı geldi diye espri yapmıştı. Tüm bunlar Neue Heimat Zeitung’un (Yeni Vatan Gazetesi) arşivinde bulunabilir.  Haider’den sonra FPÖ liderliğine gelen Strache dönemiyle ilgili Yeni Vatan Gazetesi’nin eleştirel manşetlerini ve sert yorumlarını burada tekrarlamak istemiyoruz. Başımızı sağa sola sallamaktan gına geldiği zamanlardı.

FPÖ’nün yeni başkanı Herbert Kickl ve FPÖ Viyana bölge parti başkanı Dominik Nepp’ten başlayarak FPÖ’nün Avusturya’da yaşayan Türkiye göçmenlerine yeni açılımı bu yüzden dikkat çekici, haber değeri taşıyan ve anlaşılmaya muhtaç konular.

Bu yüzden 29 Eylül 2024 Avusturya Parlamentosu ve 2025 Viyana Eyaleti Meclis seçimlerinden önce  23 Temmuz 2024 tarihinde FPÖ Partisi’nin Viyana Eyaleti lideri Dominik Nepp ile gerçekleştirdiğimiz bu mülakatı şeffaf bir şekilde okurlarımızın dikkatine hem Türkçe hem de Almanca dilinde sunuyoruz.

Yeni Vatan Gazetesi (Neue Heimat Zeitung) : Sayın Nepp, Müslümanlar, İslam  veya siyasal İslam hakkında siyasi mesajlarınızı okuyoruz. Basit bir sorumuz olacak. Siz sofu, dindar ya da sadece din ile alakası olmayan sadece kültürel bir Hristiyan mısınız? Bir toplumda sekülerleşme sizin için ne anlama geliyor?
Dominik Nepp: Ben basitçe bir Roma Katoliğiyim, ancak birçokları gibi ben de her Pazar kiliseye gitmiyorum. Seküler bir devlet anlayışı  benim için çok önemli. Çünkü çoğulculaşan farklı din mensubu inançlı veya hiç inançlı olmayan insanların olduğu bir toplumda yaşıyoruz ve burada seküler bir devlet anlayışı önem arz ediyor. Kilise ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması Avusturya’da ve Avrupa’da uzun, acılı ve sancılı bir süreç oldu. Bugün Avusturya’da  bu ayrılık temel bir toplumsal uzlaşıdır. Devlet ideolojik olarak tarafsız olmalı ve dini aidiyetleri ne olursa olsun tüm vatandaşlara eşit davranmalıdır. Bunun tartışmaya açılmasını bile kabul edemeyiz.

Yeni Vatan Gazetesi : Avusturya’daki Müslümanların geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Nepp: Avusturya’da din özgürlüğü geçerlidir. Herkes kendi dinini yaşayabilir. Ancak benim istemediğim şey, burada birilerinin radikal ya da siyasallaşmış bir dini, bu durumda kilise ve devlet ayrımı tanımayan siyasal İslam’ı yayması ve toplumumuza şeriat hukukuna dayalı dini bir toplum modeli dayatmasıdır. Dinin siyasi amaçlarla kötüye kullanılmasına karşıyım ve bu sadece İslam için geçerli değil. Hiristiyanlık için de geçerledir. O yüzden Afganistan, Suriye ve diğer ülkelerden gelen insanlar Avusturya’da toplumumuzun din devlet ayrılık prensibleri ve işleyişini beğenmiyorlarsa, lütfen kendi ülkelerine dönsünler. Avusturya’da siyasallaşmış bir din  propagandası vaaz edemezsiniz ve diyalog ve dayanışma kisvesi altında vatanımız Avusturya’da din özgürlüğünü kötüye kullanamazsınız. Avusturya’da özgür ve demokratik temel yapılarımıza böyle bir sızma olmamalıdır. Avusturya’daki birçok Müslüman kadın da bunu istemiyor. Onların bir dini teokrasi içinde yaşamama arzularını paylaşıyoruz. Ancak Viyana şehir ve eyalet yönetimini, paralel toplumlar inşa eden ve radikal İslam’ı vaaz eden sorunlu dernekleri para ve sübvansiyonlarla desteklediği için eleştiriyoruz. Almanya’da yasaklanan devlet ve anayasa karşıtı  siyasallaşmış İslam ve radikal gruplar var ama Viyana’da bu uyarı ve yasaklama yok. Tüm uyarılara rağmen Viyana’daki şehir ve eyalet yönetimi bu grupları yıllardır kabul edilebilir kılıyor.

Yeni Vatan Gazetesi : Avusturya’da 29 Eylül 2024 tarihinde Avusturya Parlamentosu Ulusal Konsey seçimleri yapılacak. Bu seçim günü büyük bir siyasi öneme sahip. Güncel anketler şu anda Avusturya Özgürlük Partisi’ni (FPÖ) önde gösteriyor. Türkiye’den gelen yaklaşık 200.000 Avusturya vatandaşının önemli bir kısmının Viyana’da veya Avusturya’da oy kullanma hakkını kullanacağı varsayılıyor.  Bu yıl FPÖ Viyana Eyaleti Teşkilatı Başkanı olarak bu sizin için ne gibi sonuçlar ve mesajlar ifade ediyor?
Nepp: Ben de 29 Eylül’ün Avusturya’nın geleceğini belirleyecek önemli bir gün olduğuna inanıyorum. Avusturya’da 2015 yılından bu yana uygulanmakta olan açık sınırlar politikasının sona erdirilmesine yönelik çabaların ön saflarında yer almak bizim için son derece önemli. Suriye ve Afganistan’dan toplumumuzun bir parçası olmak istemeyen çok sayıda insan geldi. Çalışmak istemiyorlar, dilimizi öğrenmek istemiyorlar, entegre olmak istemiyorlar. Şimdi acil durdurma düğmesine basmalıyız ki ilk olarak bu grupların kontrolsüz akını durdurulsun. İkinci olarak da sığınma adı altında bize gelenler, koruma gerekçesi bu durumda ortadan kalkar kalkmaz kendi ülkelerine geri dönmelerini sağlamalıyız. Sığınma ile göç arasında net bir ayrım yapılmalıdır. Bunun dışındaki her şey göç olacaktır. Bu nedenle, özellikle de buraya sızmış olan suçlulara ve yasadışı göçmenlere odaklanarak, çok daha fazla sayıda geri dönüş ve sınır dışı işlemi gerçekleştirmemiz gerekiyor. Eskiden Macaristan, Polanya ve Çekya komünist blok ülkelerinden mülteci kabul ederdik, çocukluğumda birçok insan o zamanlar Yugoslavya olan korkunç iç savaştan kaçtı. Hepsi Avusturya’ya entegre oldular, dilimizi öğrendiler ve başarılı bir entegrasyon sürecinin sonunda Avusturyalı oldular. Bu durum, birçoğu işyeri açan ve girişimci olan Türkiye’den gelen insanlar için de geçerlidir. Çoğunluk Avusturya’da her alanda yaşamın bir parçası haline geldi. Şimdi onlardan, şu anda yaşanan çılgınlıktan şikayet eden telefonlar , e-postalar alıyorum, onları dinliyorum ve dertlerini anlıyorum.

Yeni Vatan Gazetesi: Viyana’daki Türk toplumundan insanlar sizinle konuşmaya geldi mi?
Nepp: Evet, bu oluyor. Uzun zamandır şikayetleriye  ve fikirleriyle bana geliyorlar ya da ben onları ziyaret ediyorum. Sorunları dinliyorum.

Yeni Vatan Gazetesi:  Avusturya’da beş yıl içinde örnek bir şekilde Almanca öğrenen ve devlet olarak takdire şayan Avusturya Cumhuriyeti’nin bu insanları başta Almanca ve meslek alanlarında uyumlu hale getirme çabaları sayesinde çeşitli mesleklerde çalışan iyi entegre olmuş Afganlar, Suriyeliler ve Iraklıların birçok örneği de var. Sorunlu birçok istisna da var. Ama hepsini aynı kefeye koymak ne kadar doğru.
Nepp: Onlar bir azınlık ama elbette her zaman istisnalar vardır. Ancak Avusturya’ya ekonomik nedenlerle veya başka amaçlarla ve türlü nedenler sunarak iltica kisvesi altında gelmemeli ve göç etmeliler. Sonuçta burada ihtiyaç duyulan ve bizim ödediğimiz vergilerle sosyal yardım almayan  vasıflı işçiler ve kalifiye elemanla için de düzenlemelerimiz var. Şok edici olan şey ise Viyana’daki Suriye ve Afganlar başta olmak üzere iltica kisvesi adı altında gelip pek çok kişinin normal Avusturya vatandaşının çalıştıktan sonra ancak alabileceği asgari yardım sistemine dahil olması. Sisteme hiç bir ödeme yapmadan ve emek sarf etmeden nasıl oluyor bu ?  Viyana Eyaleti´nin  diğer sekiz eyalete karşın iltica ve sığınmacılar için hemen ödenen yüksek yıllık asgari gelirin muazzam bir çekme etkisi var. Viyana’da bu bize yılda neredeyse bir milyar avroya mal oluyor. Bunları biz vergilerimizle ödüyoruz.  Sadece Viyana, çoğunluğu iltica ya da ikincil koruma hakkına sahip olan vatandaş olmayan kişilere 700 milyon avro harcıyor. Bazılarının üç, dört ya da beş çocuğu var – aslında kendi çocukları olmayan hayali çocuklar. Sosyal yardımlara erişim çok kolay. Belediye Başkanı Michael Ludwig (SPÖ) buna bir son verebilir. Suçlu ya da yasadışı olan herkes sınır dışı edilmelidir. Özellikle Avusturya’ya göç etmiş, entegre olmuş ve bir şeyler başarmış vatandaşlar arasında bu görüşe çok fazla destek buluyorum.

Yeni Vatan Gazetesi:  İsterseniz Avusturya federal politika ile devam edelim: FPÖ ilk kez Avusturya Federal Şansölye  Başbakan çıkaracak olursa, iltica yasağı olacağını ve Suriyelilerin ve Afganların çoğunun geri gönderileceğini -FPÖ’nün bunu istediğini- okuyor ve dinliyoruz. Ancak bu durumda Avusturya, 1999 Amsterdam Antlaşması ve Avrupa Adalet Divanı kararları gibi Avrupa hukukunu hiçe saymış olacağı için büyük yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir. Bu sizi endişelendiriyor mu?
Nepp: Hiç de değil. Aslında tüm sığınmacılar ulaştıkları ilk Avrupa ülkesinde kalmalıdır. Macaristan ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinin doğru olanı yaptığına inanıyorum. Başbakan Viktor Orban tel örgüler inşa ettiği için eleştirildi. Ama şimdi sınırı etkin bir şekilde koruyor. Göçmenler diğer Doğu Avrupa ülkelerinde de kalmıyorlar çünkü orada Viyana’da ki gibi iltica ve sığınmacı kisvesi altında gelir gelmez karşılıksız para alamıyorlar. Burada sadece Avusturya vatandaşları sosyal yardım alabilmeli.

Yeni Vatan Gazetesi: Avusturya Yüksek veya Anayasa Mahkemesi’nin böyle bir kararı bozmasından korkmuyor musunuz – göçmenler için sosyal yardım yok mu?
Nepp: Hayır, sanmıyorum. Her ne kadar sığınmacıların daha kötü bir duruma düşürülemeyeceğine dair AB direktiflerine başvurulsa da, bu sadece temel bakım, yani hastane sektörü için geçerli. Ancak para şeklinde sosyal yardımlarımızın çoğu Avrupa’nın başka hiçbir yerinde yok ve bu başta Viyana Eyaleti’ne gelmek için bir çekim merkezi. Örneğin 2007’de üçüncü ülke vatandaşlarına açılan Viyana belediye konutları alanında pek çok şeyi karşılıyor.  Bu Viyana belediyesinin büyük bir hatasıydı. Belediye dairelerinin tahsisini Avusturya vatandaşlığına bağlamaya devam edebiliriz. Halihazırda pek çok dün gelen sığınmacı, Viyana’da onlar için bir hayal olan yüksek asgari yardımların yanı sıra belediye daireleri de dahil olmak üzere sayısız başka yardım ve imtiyaz alıyor. Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig tüm bu tekliflerle onları cezbediyor.

Yeni Vatan Gazetesi:  Sizce bunu neden yapıyor? Belki de Viyana’daki herkese makul insanca bir asgari yaşam standardı sunmak istiyor, böylece kimse yoldan çıkmayacak.
Nepp: Ludwig bu sığınmacıların altı ya da yedi yıl içinde Avusturya vatandaşı olacaklarını ve böylece kendi seçmenleri haline geleceklerini umuyor. Vatandaşlık verilmesi söz konusu olduğunda, sığınmacıları ihtiyacımız olan düzenli göçmenlere tercih ediliyor. Kısacası: Avusturya ve daha sonra Viyana’ya gelen yasadışı göçmenler daha çabuk vatandaşlığa kabul edilecek ve sonra – Ludwig’in umduğu gibi – kendisine oy verecekler. Olacak iş değil.

Yeni Vatan Gazetesi:  Genelleme yapmak istemiyoruz. Ancak aralarında uyuşturucu ve insan kaçakçılarının da bulunduğu ve şüpheli güçler tarafından desteklenen Suriye’den gelen „515“ ve „505“ adlı ırkçı çeteler ne yazık ki burada  son zamanlarda Avusturya ve Türk basınında manşetlerden sopalı ve kesin bıçaklı saldırılarıyla  inmedi ve insanlar ciddi manada tedirgin oldu. Türkiye’de – örneğin Adana’da ve diğer birçok şehirde – bir yıl önce ( Temmuz 2023) yerel halka saldırdı ve bu durum Türkiye’de çokça tartışma konusu oldu. Bu grup son zamanlarda Viyana’da  (Temmuz 2024) o isimleri kullanarak aktif hale geldi.  Viyana´da 505  üyesi olduklarını ifade eden Suriye’den gelmiş sığınmacı gençler  maske takıyor ve çoğunlukla sokaktaki Türklere „Türk olup olmadıklarını“ soruyor. Türkçe konuşan insanlara sebepsiz yere gruplar halinde ve sopalarla saldırıyorlar. Bundan etkilenen birçok insan tanıyoruz ve Avusturya ve dünya basınında bunlar konu oldu. Entegre olmuş ya da Suriye’den gelmiş birçok insan da tüm bunları çok kötü buluyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Nepp: Temel olarak her ülkenin etkili bir sınır korumasına ihtiyacı var. Eğer AB’nin dış sınırlarını koruyamıyorsanız, o zaman buradaki sınırsız göçü durdurmak için ülkeler arasındaki iç sınırları korumak zorundasınız. Sözde reşit olmayan Suriyeliler ve Afganlar  bazen sarhoş  bazen de sakallarıyla  pasaportsuz olarak bize güya 13 ve 14 yaşında olduklarını iddia ederek geliyorlar ve küçük yaşta sığınmacı olarak  kabul ediliyorlar.  Kim bunlar ? İnsanların korkması normal değil mi? Benim iki kızım 13 ve 14 yaşlarında. Onları 13 ve 14 yaşında olduğu iddia edilen Suriyeli ve Afganlarla karşılaştırdığımda, aynı yaşta olduklarını hayal bile edemiyorum. Bu kim oldukları belli olmayan pasaportlarını yırtıp atan veya atmayanların  Avusturya’ya gizlice ve kanunsuz girmesine izin veremeyiz. Avusturya’ya  kimin geldiğini bilmemiz gerekiyor. Bu kontrolsüz göç Avrupa’nın çöküşüdür. Avusturya’da başta Viyana’da bu sığınmacılara çekici gelen sosyal yardımların iptali sorunu çözmenin anahtarıdır. Sadece ödeme kartının uygulamaya konması bile Almanya’nın bazı bölgelerinde sığınmacıların uzaklaşmasına neden oldu. Avusturya içindeki göç hareketlerinin de farkındayız: birçok kişi Viyana’ya taşınıyor çünkü  burada  sadece temel yardımlar değil asgari gelir de ödeniyor. Bu ödemenin durdurulması halinde pek çok sığınmacının başka yerlere gideceğine kesinlikle inanıyorum.

Yeni Vatan Gazetesi: Viyana şehir yönetiminin üyeleri tarafından şimdiden dile getirilen bir korku eğer bu yardımlar kesilirse  ayaklanma tehdidinin olmasını ciddiye almıyor musunuz?
Nepp: O zaman şiddet yanlısı suçluları Avusturya´ya getirmiş olduklarını kabul ediyorlar demektir ve bu asgari güvenlik için gerçekten de toplumsal barışı satın almak için sığınmacılara ödenen askeri yardımlar bir koruma ödemesidir. Benim yolum bu değil. Asgari yardım paralarını iptal ediyorum ve tüm suçlular ülkeyi terk etmek zorunda.

Yeni Vatan Gazetesi: Viyana şehri çete suçlarına karşı özel bir Polis ekip fikriyle karşılık verdi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Nepp: İyi ama yeterince iyi değil. Burada da yasaların tüm gücü uygulanmalı. Polis, hukukun üstünlüğü ve yargı bunun için vardır. Eğer bazı gruplar kendilerini hukukun üstünlüğünün üstünde görürlerse, sonunda sadece en güçlü olan hayatta kalacaktır. Kendinizi kandırmaya izin veremezsiniz. Viyana’da bu sığınmacılar ile gelen suç çeteleri iyi organize olmuşlardır. Cezai sorumluluk yaşının da on iki yaşa indirilmesi gerekmektedir. Şu anda, yaşlı çete liderleri resmen 12-13 yaşlarındaki henüz reşit olmayan çocukları soygun ve hırsızlık olaylarına göndermektedir. Bu çocuk suç işleme potansiyeli Viyana’da ve Avusturya’da  durdurulmalıdır.

Yeni Vatan Gazetesi:  Ne yazık ki, eskiden ailelerin dinlendiği bazı Viyana parklarında yeni bir şiddet terörü yaşıyoruz. Çocuklar ve yaşlılar artık oraya gitmeye cesaret edemiyor. Bu durum Türkiye’den gelen Viyanalılar için de geçerli: Ebeveynler artık çocuklarını oraya gitmemeleri konusunda uyarıyor.“ Viyana’nın bazı semtlerindeki parklar ya da dinlenme merkezleri için çözüm nedir? (Örneğin Viyana’da kilisenin önündeki Keplerplatz)
Nepp: İki kızım da dahil olmak üzere pek çok insan hava karardıktan sonra parka gitmek istemiyor. Viyana eyaleti ve şehir olarak buna izin veremezsiniz, lütfen. Burada zaten yeterince yasa var, sadece bunların tutarlı bir şekilde uygulanması gerekiyor. Bunun için Viyana’da daha fazla polis memuruna ihtiyaç var. Belediye Başkanı Michael Ludwig, tam da seçimlerden önce böyle bir şeyle ortaya çıktı. Eski belediye başkanı Michael Häupl bunu 2010 yılında duyurmuştu. O zamandan beri hiçbir şey olmadı.

Yeni Vatan Gazetesi: Belediye Başkanı Michael Ludwig, diğer şehirlerde faydası kanıtlanmış özel polis komisyon ve silah yasağı çağrısında bulunuyor.
Nepp: Bu çeteler için Viyana için özel polis komisyonlar iyi ama daha fazla polise ihtiyacımız var. Silah yasağı ise tam bir saçmalık. Öncelikle, oturma izni olmayan üçüncü ülke vatandaşları için zaten bir silah yasağı var. Sadece uygulanması gerekiyor. İkinci olarak, bu sığınmacı gençlik çeteleri silah yasağını umursamazlar. Silah yasağı kapsamına girmeyen bir çekiç alabilirler.

Yeni Vatan Gazetesi: Ludwig ayrıca polisi belediyenin kontrolü altına almak istedi. Siz bunu destekliyor musunuz?
Nepp: Göç ve entegrasyon politikası konusunda zaten yeterince şey yaptı. Eğer daha fazla yetki alırsa, durum daha da kötüleşecek.

Yeni Vatan Gazetesi: Geçen yıl aile birleşimi programı kapsamında her ay 550 genç Suriyeli Avusturya’ya, 350’si de Viyana’ya geldi. Bu nedenle Viyana-Favoriten’de konteyner sınıflar kurulması gerekti. Viyana FPÖ’nün bu gelişmeye eleştiri dışında nasıl bir tepkisi var?
Nepp: Bu konuda yıllar önce uyarıda bulunmuştuk. Korunmaya ihtiyacı olan bir Suriyeli tek başına gelmez, eşini ve iki ya da üç çocuğunu da yanında getirir. Ancak Belediye Başkanı Ludwig buna hazırlıklı değildi. Uyuyordu ve hiçbir şey yapmadı. Bu arada Suriyeliler ve Afganlar kendi ülkelerine dönebilirler. İltica gerekçeleri ortadan kalktı. Ben aile birleşiminden yanayım ama burada değil, geldikleri kendi ülkelerinde. FPÖ olarak, sözde korunmaya muhtaç olan ve çeşitli ülkeler üzerinden Avusturya’ya yalnız gelen erkekleri Suriye’deki ailelerine geri gönderiyoruz çünkü iltica nedeni çoktan ortadan kalktı. Tam tersi değil.

Yeni Vatan Gazetesi:  Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg’in (ÖVP) Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile diyalog kurma ve Suriyelilerin ülkelerine geri gönderilmesi konusunu görüşme önerisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Nepp: Temel olarak her ülkede diyalog ortaklarına ihtiyacınız var. Eğer bu geri dönüşleri kolaylaştırabilirse bu iyi bir haber olur.

Yeni Vatan Gazetesi:  Viyana’daki son seçimlerde, seçim afişlerinizden birinde „Michael Ludwig’in Viyana’sı“ Türk bayraklarıyla resmedilmişti. Türkler Türk bayraklarını görünce sempati duydu ve kendiliğinden bunun SPÖ için bir reklam olduğunu düşündü. Ancak Avusturyalı Türklerin çoğu, örneğin dükkanlarında asılı olan son derece güzel Avusturya bayrağına da saygı duyuyor. Neden 85 milyon insan için kutsal olan başka bir ulusun bayrağı için olumsuz bir bağlam yarattınız?
Nepp: O zamanlar Ludwig’in entegre olmak istemeyenlerin arkasında durduğunu göstermek istedik. Posterin amacı buydu. Biz aynı zamanda göçmen grupların ve buraya gelip toplumumuzun bir parçası haline gelen insanların da ortağıyız ve dostuyuz. Türkiye göçmenleri de  suçluların buraya gelip parkta çocuklarını dövmesini istemiyorlar. Ayrıca iyi bir eğitim sistemine sahip olmamızı istiyorlar ve öğretmenlerin ailelerin akınından ve çok sayıda Suriyeli ve Afgan’ın düzgün öğretimi imkansız hale getirmesinden bunalmasını istemiyorlar. Ayrıca sağlık sistemimizin çökmesini de istemiyorlar. Bizim eleştirimiz şuydu: Belediye Başkanı Ludwig entegrasyon istemeyenleri teşvik ediyor. Ama ben o zaman da buraya gelen, dil öğrenen ve topluma entegre olan herkesin bizim ortağımız olduğunu ve eninde sonunda Avusturyalı olacağını söyledim.

Neue Heimat Zeitung( Yeni Vatan Gazetesi): Teşekkür ederiz
Nepp: Memnuniyetle. Çok teşekkür ederim.

Almanca mülakat 

—-

 

 

 

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien