İğneyi karşı tarafa ama çuvaldızı kendimize batırmak zorundayız
Her gün Avusturya basınında, özellikle İş ve İşçi Bulma Kurumu’nda Müslüman göçmenlerin yaşadığı zorluklara ve bunun nedenleri üzerine haberler çıkıyor. Bu araştırmaları dikkatlice okuduğumuzda, göçmen Müslümanlar arasındaki en problemli grubun Çeçen asıllılar olduğunu görüyoruz.
Daha sonra sırasıyla Afganlar ve Araplar geliyor ve sonrasında da Türkiye göçmenleri yer alıyor. Çeçen, Afgan ve Arap asıllı insanların, kendi ülkelerinde vuku bulan savaşın, gözyaşının ve gerici akımların içinden kaçıp gelerek Avusturya’ya ayak uydurmaları kolay değil.
Hâlbuki Çeçenlerin, Afganların ve Arapların 50 yıl önceki resimlerine baktığımızda, bu Müslüman ülkelerin çağın gerisinde olmayı bırakın, gayet modern insanlar olduğunu görüyoruz. Türkiye göçmenlerinin neden iş bulamadıkları üzerine kör-topal araştırma yapanların hoş olmayan ön yargılarını bir kenara bırakırsak özellikle babaların, kızlarına ne evde ne dışarda göz açtırmadıkları yazıyor raporlarda. Kadınlarımız ve kızlarımız iki arada bir derede kalmış durumda. İş bulmaları, hele hele bir de türban takıyorlarsa artık çok daha zor. Bu durum elbette üzücü.
Başı açık kızlarımız bir nebze daha kolay iş buluyor olsalar da, Türkiye partilerinin ve temsilcilerinin yangının üzerine benzinle gitmeleri nedeni ile Türkiye göçmenlerine karşı artan ön yargıların yıkılması da kolay değil. Çocuklarımıza, gençlerimize, kızlarımıza ve kadınlarımıza evde kesinlikle şiddet uygulamayın.
Şiddet, bağırma-çağırma ve/veya küfür etme ile de olur. Avusturya polisi, gençlik ve kadın kuruluşları alarm halinde.
Yeni Vatan Gazetesi Mart 2018’de, 21. yüzyılda bu uyarıyı yaptığı için pek mutlu değil ama Avusturya basını ve siyaseti bu haberlerle çalkalanıyor. Avusturya’da 20. yılına yaklaşan yayın hayatımızda, her daim tabanın çıkarlarını koruduk ve toplumun güvenine nail olduk. Bu şiddet, hem dinimize göre büyük günah hem de Avusturya kanunlarına göre büyük suç. Avusturya kadın evleri, çocuk ve gençlik yuvalarındaki Türkiye göçmenlerinin sayısı haddinden fazla.
Birçok okuyucumuza, bu sorunlar hakkında yazıyor olmamız tuhaf geliyor. Çünkü hamdolsun ki onlar, bu sorunları tanımıyor, bilmiyor. Çünkü hayatlarını pırıl pırıl örnek Türkiye göçmenleri olarak yaşıyorlar. Ama bu sorunlar var ve hepimizin Avusturya’daki imajını lekeliyor. Toplumun ileri gelenleri, bu konularda uyarılarda bulunmalı ve ellerinden geleni yapmalılar. Bunun için, dürüst yüreği Hak rızası için atan cami imam ve yöneticilerine büyük görevler düşüyor.
Cuma namazlarından evvel insanlarımızı uyarmalıyız. Aynı şekilde diğer sivil toplum kuruluşları da bu konuda adımlar atmalı. İğneyi karşı tarafa ama çuvaldızı kendimize batırmak zorundayız.