İKİNCİ VİYANA MUHASARASI  ŞEHİTLERİ ANITI

Viyana merkezli yayınevimiz „Neue Welt Verlag“ ve Yeni Vatan Gazetesi’nin birlikte yayınladığı Kırmızı Beyaz Kırmızı adlı eserin yazarı İsmail Tosun Saral’ın, İkinci Viyana Muhasarası  Şehitleri Anıtı başlığıyla toparladığı önemli makale şöyle:

İKİNCİ VİYANA MUHASARASI  ŞEHİTLERİ ANITI

Hazırlayan: İsmail Tosun Saral

Türklerin 1683’te  Viyana önünde yenilmelerinin 200. yıl dönümü olan  1883 yılında  bütün Avusturya-Macaristan Monarşisinde canlı, çoşkulu kutlamalar yapıldı. Üzerinde latince URBS PRO ORBE „Her şey şehrimiz için“ yazan anı madalyonu bile çıkarıldı.

Hatta 1683 yılında Türk mevzilerinin  bulunduğu alana İngiliz tarzında  bir park yapılması ve bu yeni parka „Türkenschanzpark“  (Türk Siperleri)  adının verilmesi kararlaştırıldı. Park 1888 yılında İmparator  Franz Joseph tarafından törenle halkın hizmetine açıldı. Türk Avusturya dostluğunun bir nişanı olarak parkın bütün giriş kapıları üstüne ay-yıldız simgesi kazıldı.

Bugün parkta, 1991 yılında T.C. Hükümeti tarafından Türk Avusturya dostluk ve işbirliğinin bir işareti olarak yaptırılmış, Kütahya çinileri ile bezenmiş, Türk tarzında bir çeşme bulunmaktadır.  Bu çeşme  bütün yaşamı boyunca  kendisini sevgi ve dostluğa adamış olan büyük Türk filozof ve ozanı  Yunus Emre’ye ithaf edilmiştir.

1933’te komşu Almanya’da Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi’nin iktidara gelmesi, genç Avusturya Cumhuriyeti’ni ürkütüyordu. Çünkü Avusturya’da da bir çok NAZI sempatizanı vardı.

1933 yılı Mayıs ayı başında arasında Bavyera Adalet Bakanı Dr. Frank’ın da bulunduğu  bazı Alman Nazi Partisi yetkililerinin Avusturya’ya  ziyarete gelmek istemeleri,  Avusturya’da siyasî tartışmalara neden olmuştu.[1]

Her şeye rağmen, geldiler ve Viyanalı Nazilerle birlikte önce Kahramanlar Meydanı’nda (Heldenplatz) sonra  Engelmann Arenası’nda ve  Sophien konser salonunda hiç de küçük olmayan  muhteşem bir Türkenbefreiungsfeier, “Türklerden Kurtulma Etkinliği” düzenlediler. Bu etkinliğin maksadı Avusturyalıların milliyetçi duygularını kabartmaktı.

Birinci Dünya Savaşından yenilmiş, parçalanmış ve küçülmüş çıkan Avusturya ulusal birliğini güçlendirmek ve halka moral vermek için yeni bir Türk korkusuna sığınmak zorundaydı. Bu nedenle Avusturya Federal Bakanlar Kurulu 6 Eylül 1933 günkü  toplantısında, NAZI taraftarlarından aşağı kalmamak için  Federal Hükümetin  12 Eylül 1933 günü Viyana’da “Türklerden Kurtuluşun 250. Yıl dönümü   Kutlaması ve Katolik Günü” etkinliği düzenlenmesi hususunda karar aldı. [2]

12 Eylül 1933 günü Avusturya Federal Hükümeti tarafından düzenlenen Türklerden Kurtulma Kutlamasında Federal Başkan Miklos şu konuşmayı yaptı.  [3]

“250 yıl önce  Türkler tarafından kuşatılan Viyana’da  yeraltında ve yer üstünde sekiz hafta boyunca kanlı çarpışmalar cereyan etti. Viyana  kapılarının hemen dışında birbirinden çok farklı iki kültür, iki medeniyet  karşı karşıya geldi. O zamanlar düşman olarak karşı karşıya geldiğimiz büyük Osmanlı İmparatorluğu’nun kudreti ve askeri gücü bugün hayal bile edilemez. O günlerde ve hatta günümüzde bile düşman hakkında sahip olduğumuz çok yanlış fikirlerin tarihsel olarak ve aynı zamanda Dünya   savaşındaki  çok sadık silah kardeşliğinin minnettarlığıyla sıkı bir inceleme ve düzeltme ile ele alınmalıdır.  O günün  cesur düşmanının uzun zamandan beri arkadaşımız olduğunu  bu gün vurgulamak gerekmektedir.

Bununla birlikte, şu kesindir: Bundan 250 yıl önce, aynı 154 yıl önceki ilk muhasarada olduğu gibi yine tarihi bir kader saati idi, Viyana  Hıristiyanlığın ve Batı kültürünün kalesi olarak düşmana cesaretle karşı koydu.

Viyana bu görevi yerine getirmekle, sadece Avusturya’yı kurtarmakla kalmadı, aynı zamanda Rhein (Ren)  Nehrinden Wasgenwald ormanına kadar uzanan  bütün Alman topraklarını da korudu. Alman topraklarının kaderi Viyana önlerinde belli oldu. [4]

Bu şehir, Almanya’nın Birliği ve geleceği ve tüm Hıristiyan Batı Kültürü için bir duvar bir set oldu.

Ama şükürler olsun ki o anda Viyana’da cesur adamlar vardı. Kader bu tehlikeli haftalarda şehre bir dizi mükemmel liderler vermişti. Bu liderlerin başında  kayserin şehri savunmakla görevlendirdiği Kont Rüdiger von Starhemberg bulunuyordu. Sonra halka candan yaklaşan, tüm hemşehrilerine  en iyi örnek olan cesur Belediye Başkanı Andreas von  Liebenberg ve Neustädtli bir soylu olan  Bischof Graf Kollonitz vardı.

Ama kimse Batı için daha önce ortaya çıkan tehlikeyi gençlik yıllarında Polonya’da  Türklere karşı savaşmış olan Roma’daki Kutsal Baba, Papa Innocenz XI kadar fark etmemiş ve  derin kavramamıştı ve şimdi Hıristiyanlık Haçlılar denilen fikirde birleşerek hem Alman hem de evrenseldir.

Viyana surları önünde 12 Eylül1683 günü cereyan eden  muharebe,  dünya tarihi bakımından büyük önem taşıyan bir olaydır.  Bütün Hıristiyan Batı’yı tehdit eden büyük bir tehlike mutlulukla ortadan kaldırıldı. Ancak bu zafer günü çok daha fazlasını ifade ediyordu. Aynı zamanda, deyim yerinde ise Avusturya Kahramanlık Çağı denilen yeni bir dönemin başlangıcıydı.

Sonbaharda Kayserin bayrakları,  Polonya bayrakları ile birlikte, bir an bile durmadan Macaristan’a taşındı ve o zamana kadar bir Türk Paschalik’i  (Paşalık) olan bu ülke, düşmandan yavaş yavaş kurtarıldı.

Viyana’nın kurtuluşundan sonra Kayserin bayrakları doğuya yürüdüğünde, Macarlar, Hırvatlar ve Slovaklar giderek artan bir şekilde  onlara katıldılar. Kayserin ordusunda Alman prensleri ve asillerinin askerleri de vardı. Bunların arasında, Fransa Kralı XIV Lui’nin tehdidi altında bulunduğu için 1683’te ki en büyük tehlike anında yardıma gelemeyen Brandenburg’un Büyük Dükası da vardı. Ancak iyi eğitilmiş ordusu ile Budin’in  fethinde olağanüstü bir rol oynadı. Diğer tüm Almanlar da, daha sonra Napolyon  dönemindeki  büyük kurtuluş muharebelerinde olduğu gibi, bir cephede, bir birlik ve bütünlük içinde Kayserin amblemi etrafında toplandılar. 1688’de Fransa Kralı XIV. Lui,  tekrar güney Almanya’yı işgal ettiğinde, Alman ulusu güçlü bir şekilde karşı koydu . O zamanlar Viyana’da olan büyük Alman filosofu Leibnitz’in Alman ulusunun ruh iyileşmesi için övgüler yağdırmasına ve Kremsmünster’den Benedictine rahibi Severin Rettenbacher’in duygu dolu   „Almanya birleşirse yenilmez“ kasidesini söylemesine izin verildi.

Bu yüzden ben tüm Alman ulusunun muazzam  kalkınmasını Viyana’nın kurtuluşu ve Avusturya’nın kahramanlık çağıyla  ilişkilendiriyorum. Ve tarih açısından çok önemli olan ulusun bu canlı yükselişi, Roma-Germen emperyal bayrakları altında  Avusturya-Macar yönetimi sayesinde gerçekleşti. Zaferlerle dolu askerî başarıları görkemli kütür işleri takip etti.

Bugünün Avusturyalıları!

Biz Avusturyalılardan günümüz  artık Avusturya’nın yüksek kültürel misyonunu her şeyin başında barış içinde yerine getirmesini beklemektedir. Bu yüksek kültür hem Alman kültürünün aynısıdır ve evrenseldir. Fikir olarak 250 yıldan beri değişmemiştir.  Bugünün daha küçük Avusturya’sı bile bu değerleri tam olarak yerine getirmektedir ve kararlıdır. Bu görevi Batı’nın tüm halklarıyla barış içinde anlaşarak yerine getirmede kararlıdır. [5] Evet, kültürel insanlık  yâni  medenî dünya ve  babamız ve Hristiyanlıkla yakın ilişki içinde olacağız. 1683 yılının bu tarihî 12 Eylül akşamında,  daha sonra „Türkenlouis“ olarak adlandırılacak Kont Ludwig von Baden,  Schottentor’da geldiğinde ve kuşatmadan henüz kurtulmuş olan  Viyana’ya yardım elini uzattığında, yanında bulunanlar arasında  küçük, basit pek göze çarpmayan  yırtık pırtık elbiseli yoksul  bir gönüllü savaşçı vardı. O Savoy Prensi Eugene’di. Savaş sırasında çok acemice davranmış ve yeğeni Ludwig tarafından uyarılmıştı. Dünya tarihi, Savoy Prensi Eugene’in Avusturya ve dünya tarihi için ne anlama geldiğini yazıyor.Tarih uzun bir süre önce  Avrupa’nın siyasî haritasını çizdiğinde, çizenler arasında Prens Eugene’nin kalemi de vardı. Şu anda Avusturya Federal Cumhurbaşkanı olarak koyacağım çiçek çelengini anavatan adına minnettar ve onurlu bir anı olarak 1683’ün kahramanlarına  adıyorum. Bu çelengi Savoy Prensi Eugene’nin atlı asil heykelinin ayaklarından daha iyi bir yere koymayı düşünmüyorum. Şimdi zor günler geçirmiş neslimize bir  şeyler söylemek istiyorum! Avusturyalılar ! Ülkenizin görkemli tarihini öğrenin! Uyum ve sevgiyle yaşayın, çekişmeyi ve itişmeyi  bırakın ve aranızda barışı koruyun. Avrupa’nın  kalbi dostane bir şekilde çarpmalı ve kendisi ve dünya için mutlu olmalıdır. Ne var ki Avrupa’nın geleceğine giden kader yolları karanlık görünüyor.

Avusturyalılar, atalarınıza lâyık olun! Tanrı’nın lütfu ile kendinize sadık kalın! Yer yüzündeki kaderinizi hür iradeli insanlar olarak kendiniz yaratın! Yurdunuza  sıkı sıkıya aşk ile bağlı kalın! Dünyaya güçlü bir irade ve  davranışla Avusturya’nın onuruyla var olmaya devam ettiğini ve  Tanrının Onun için planladığı yüce misyonunu gelecekte de yerine getirmeye kararlı olduğunu gösterin! “

Türklerden Kurtuluş Kutlamaları, Viyana’nın savunucusu Ernst Rüdiger Kont Starhemberg’in Belediye Meydanındaki (Rathausplatz) anıtına çelenk koyma ve saygı duruşu ile kapandı.

Viyana’nın 1683’teki  olağanüstü  Türk  tehdidinden  kurtuluşunun 250. yıl kutlaması vesilesiyle, Viyana’daki  Polonya Dernekleri Birliği ve Schwechat Belediyesi  17 Eylül 1933 Pazar günü Schwechat şehrinin „Kugelkreuz” mahallesinde büyük ve zengin bir anma toplantısı düzenledi. Bu yerde  bilindiği gibi Kayser Leopold I,  Lehkralı Jan Sobieski, Arşidük Karl von Lothringer  ve Kont Waldeck tarihî bir buluşma yapmışlardı. Bu vesileyle, 1683’teki Türk savaşını ve o unutulmaz olayların çeşitli resimlerini içeren bir hatıra levhası hazırlanması ve  bu hatıra levhasının tören günü Katolik Bakire Kadınlar Komitesi tarafından çakılması, ayrıca 17 Eylül 1933 günü Schwechat Postahanesine kabul edilecek bütün mektup zarfları üstüne  „1683—1933, Türken ­befreiungsfeier Schwechat, 17. September 1933″ [6] damgası vurulması kararlaştırıldı. Bu nedenle kutlamaya katılacak olanlara kolaylık olsun diye  toplantı meydanında bulunan “Zur Kohlstaude” adlı birahane önüne bir posta tezgahı kondu.[7]

Ne var ki; 1933 yılında Viyana kuşatmasının 250. Yıl dönümü münasebetiyle yapılacak büyük gösteri nedeniyle yeni yeni gelişmeye başlatan Türk Avusturya ilişkilerine de zarar vermemek, Türkleri gücendirmemek gerekiyordu. Türkleri  gücendirmemek için ne yapılması gerektiği   çok düşünüldü.  Organizasyon  Komitesi   Türklerden Kurtulma Kutlamaları etkinliklerine katılmaları için Alman Rayhından, Polonya’dan, Macaristan’dan  ve Türkiye’den askeri birlikler davet etti. Türkiye bu etkinliğe katılmadı.

1883 yılındaki 200. Yıl kutlamaları sırasında Türk Ordugahının bulunduğu 18. Bezirkte   Türkenschanzpark düzenleme  çalışmaları sırasında  bir toplu mezar da bulunmuştu, bu parka Avusturya’nın Ankara Büyükelçisi  Karl Buchberger’in  Avusturya Türk ilişkilerinin bozulmaması için yaptığı Viyana önlerinde şehit düşen Türk Askerleri için bir anıt yapılması şeklindeki muhteşem önerisi  uygun görüldü. Milletvekili Glaise-Horstenau bu  yapıcı, uzlaştırıcı  jestle  bizzat ilgilendi.  Buchberger anıtın Kahlenberg Tepesinde  yapılmasını istedi.  Bu teklif uygun görülmedi ve anıtyeri olarak Nussdorf kasabası  teklif edildi.  Çünkü muhasara sırasında Anadolu Askeri Nussdorf’da  mevzilenmişti.  Bu projenin gerçekleştirilmesi görevi   „Verein der Geschichte der Stadt Wien“ ( Viyana Şehri Tarihi Derneği) ne verildi ise de bu birlik  görevi kabul etmedi.

O zaman ki Belediye Başkan Yardımcısı Lahr  bu anıtın yapılmasını uygun görüyor ancak belediye tarafından yapılmasını istemiyordu. Bu nedenle  sanatçılar, din adamları ve Türk Büyükelçinin yer aldığı bir komite kuruldu. Bu komite 1933 yılı Ağustos ayında  toplanacaktı. Ne var ki  Ekim ayına kadar hiç bir faaliyet görülmedi ve Türk şehidleri için yapılması önerilen anıt unutuldu. Bu proje  gerçekleşse idi bir Desideratum yâni her iki taraf  için  yakınlaşmayı doğuracak  arzu edilen bir şey olurdu. [8]

Araya İkinci Büyük Savaş ve  dünyanın iki siyasi cepheye ayrıldığı Soğuk Savaş girdi.  Anıt konusu unutuldu.  2023 yılında da unutuldu veya hatırlanmak istenmedi. Belki  bir dostluk anıtının dikilmesi 2033  kutlamalarında gerçekleşir.  Bu anıtın yapılması Türk Avusturya dostluk ve işbirliğini daha da genişletecek, güçlendirecektir.

 

Kaynakça:

[1] Der Tag, 12.5.1933,s.3  Der unerwünschte Besuch -bleibt unerwünscht

[2] Kleine Volks-Zeitung, 7.9.1933,s.4

[3] Salzburger Chronik für Stadt und Land,13.9.1933,s.1, Die historische Schicksalsstunde des Zahres 1683

[4] Çünkü Viyana düşse idi o topraklarda Türklerin eline geçecekti.

[5]  SADECE BATI HALKLARI DOĞU HALKLARINI DİĞER BİR İFADE İLE TÜRKLERİ MÜSLÜMANLARI ADAM YERİNE KOYMUYOR.

[6] „1683-1933, Türklerden Kurtulma Kutlamaları, Schwechat, 17 Eylül 1933“

[7] Der Bezirksbote für den politischen Bezirk Bruck a.d. Leitha, 17.9.1933,s.4 Türkenbefreiungsfeier in Schwechat.

[8] Kerstin Tomenendal „ Das türkische Gesicht Wiens  Auf den Spuren  der Türken in Wien“ Böhlau Verlag Ges.m.H. und Co.KG., Wien. Köln. Weimar, 2000 s.154

 

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner