Profil- Yaşar Batman: „Bu yıl oyumu FPÖ  alacak. SPÖ artık benim sorunlarımı anlayan bir parti değil”

SPÖ yerine FPÖ’yü oy veren Avusturya vatandaşı Türkiye göçmenlerinin sayısı niye artıyor? Bir haber, gözlem ve analizle isterseniz büyüteç altına alalım.

Birol Kılıç, Viyana’dan analiz ve gözlemler,14.09.2024

Avusturya´da 29 Eylül 2024 tarihinde ulusal parlamento seçimleri var ve seçim akşamı yer yerinden oynayacağa benziyor. Gerçi herkes sağcı FPÖ Partisinin birinci parti olarak seçimlerden oylarını artırarak çıkacağını büyük bir olay olmazsa eldeki seçim analizleriyle son bir yıldır tahmin ediyor.

Cumhurbaşkanı ve ondan sonra Avusturya devletinin en prestijli ve güçlü makamı Avusturya Parlamento Başkanlığı.  En azından Avusturya Parlamento Başkanı gelenek olarak birinci seçilen partiden beş yıl süre ile bir ön seçim olmazsa 2024’den sonra bir FPÖ’lü milletvekili olacak. Bu 1945’den sonra  Avusturya’da bir ilk.  Başbakan FPÖ’den olur mu ? Sırayla gidelim. Bu seçimlerde  kısa adı ÖVP olan Almanya’da ki CDU’nün kardeş partisi Avusturya Halk Partisi AB seçimlerinden olduğu gibi kesin oy kaybedecek. Ama kaç puan ? SPÖ´nün üçüncü parti olarak ÖVP ile arasındaki oy farkı kaç olacak ?

Fonds Soziales Wien

Avusturya’da seçim öncesi partilerin durumu

Avusturyalılar OGM Güven Endeksi’nin son verilerine göre, şu anda yürülükte olan ÖVP-Yeşiller hükümeti güven endeksinde benzeri görülmemiş bir düşüş yaşadı. Son verilere göre ÖVP ve Yeşiller hükümeti, 2003 yılından bu yana hiçbir hükümetin sahip olmadığı kadar zayıf bir notla güven sınavından kaldı. Ağustos ayında ÖVP-Yeşiller hükümet üyeleri sadece ortalama eksi 13,3 puan aldı. Rekor düşüşün nedeni olarak son yıllarda yaşanan krizler gösteriliyor. OGM Veri Bilimcisi Johannes Klotz, “ÖVP Yeşiller  hükümet döneminde olduğu gibi böylesi bir inişli çıkışlı yolculuk şu andaki daha önce hiç görülmedi” diyor.

ÖVP lideri ve şu anda Başbakan olan Nehammer resmen, “ Kickl hükümete girmesin. FPÖ içinde aklı başında insanlarla hükümet kurarız“  diyor.  Liberal ve ÖVP’ye yakın ama çok onlardan oy alan NEOS ve Yeşiller  partisi yüzde on oylarıyla belki ÖVP, SPÖ ile yüzde ellilik barajı aşarak hükümet kurabilir ama birçok önemli uzman, “ bu hükümet 5 yıl tutmaz.“  diyor.

Burada FPÖ lideri Herbert Kickl’e karşı bir de Avusturya Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen’in indirek mealen Herbert Kickl’i Başbakan Şansölye olarak kabul etmem ifadeleri var. Kickl ise buna karşı bu anayasal bir suç olacaktır diye tepki veriyor. AB ülkelerinin en tecrübeli sağcı partisi Jörg Haider ile 35 yıl önce yüksek oy alarak 1945 sonrası tüm Avrupa’da sağcı partilerinin başta Almanya’da AfD’nin sadece önünü açan değil bir de  cesaret veren kısa adı FPÖ olan Avusturya Özgürlükler Partisi. AB’de tüm sağcı partilerin babası  ve tecrübelisi düşe kalka yine 29. Eylül’de birinci parti olarak ilk defa iktidara gelmesi beklenen FPÖ’dür.  FPÖ ile  ÖVP dışında hiç bir parti hükümet kurmak istemiyor ve bu ÖVP’nin elini güçlendiriyor. Bu durum İbiza skandalı ile  sonra eren ÖVP FPÖ hükümetini hatırlatıyor. ÖVP yüksek puan kaybedecek ama yine iktidarda olacak olması ters bir durum ama Avusturya’da güçlü bir SPÖ olmayınca bu durumlar oluşuyor. Büyük zorluklara ve büyük kayıplara rağmen ÖVP’nin 29 Eylül Avusturya parlamentosu seçimlerinde ikinci olmasına kesin gözüyle bakılıyor, ama ona rağmen iktidarda kalma ihtimali yüksek. Bunun nedeni olarak her şeyden önce SPÖ’deki entrikalar ve solcu denilen yeni SPÖ Başkanı Babler’e karşı kendi partisinden Bizans oyunları gösteriliyor.

Bu manada,“SPÖ yerine FPÖ’yü seçen Avusturya vatandaşı Türkiye göçmenlerinin sayısı neden artıyor?“ sorusu Avusturya’da son zamanlarda konuşuluyor aslında SPÖ’nün düştüğü durumu anlatması açısından önem kazanıyor. Karşımda duran önlerde hareket eden SPÖ´lü bir isimle  üç hafta önce konuşuyorum. Kendisi bana,  „FPÖ’ye Türk asıllı Avusturya vatandaşlarının oy vereceği konuşuluyor. Siz ne diyorsunuz?“ diye soruyor. Ben de, „Bilmiyorum. İncelemem gerekiyor. Siz ne diyorsunuz? SPÖ nerede hatalar yaptı mesela. Türk asıllı Avusturya vatandaşları FPÖ’ye oy verecekler.  Siz de dahil.“ diye kendisine soruyorum. Konuşmamınızı bir mülakata dönüştürme teklifime basın sözcülerimiz bakması gerekiyor ve ben de çekiniyorum mealinde bir cevap veriyor. Teklif var ama ısrar yok.

Avrupa’da Sosyal Demokrat devlet anlayışının kurucularına baktığımızda,  20. yüzyıl başlarından itibaren işçi hakları başta olmak üzere demokratik haklar konusunda en önde gelen Avusturya Sosyal Demokrat Partisi SPÖ nereye koşuyor ?

Standart : „SPÖ lideri Babler kendi SPÖ’lü adamları tarafından alaya alınıyor“

Der Standard Gazetesi’nin verdiği haber analizi, 29 Eylül 2024’te Avusturya’da yapılacak parlamento seçimlerinden önce Viyana’da kendini gösteren SPÖ içindeki kavgaları, entrikaları ve Bizans oyunlarını gözler önüne sererken şu cümleleri kurması ateşin bacayı çok aldığını gösteriyor:
„Seçim kampanyasının ortasında, SPÖ kargaşa içinde. SPÖ lideri Andreas Babler kendi partisi içindeki entrikalara ve çapraz ateşlere karşı mücadele ediyor. 29 Eylül tarihindeki seçimlere çok az kala Başbakan adayının SPÖ’de alenen tasfiye edilmesinde kimin çıkarı var?. Linz’de yine slogan zamanı. “Ülkeyi harekete geçirebiliriz!” Andreas Babler, SPÖ’nün Ars Electronica Merkezi’nin ön avlusundaki seçim kampanyası açılışında, elinde mikrofon, terden sırılsıklam olmuş beyaz gömleğiyle kalabalığın arasından ilerliyor. Bir saat boyunca öfkeyle konuşuyor, duygusal, hırçın, sahneden bir bira masasının üzerine atlıyor. Seyirci kendini kaptırıyor. Tezahüratlar, alkışlar, afişler asılıyor: “Savaşırsak kazanırız!” “Biz” – bu gerçek bir güven mi yoksa bir amaca yönelik iyimserlik mi? SPÖ şu anda bunu gerçekten bilmiyor. Partinin güç merkezinden bir mektubun sızdırıldığı bu çalkantılı günlerin dumanı henüz dağılmadı. Ve tüm görevlilerin Babler’in ekibinde olmadığı, hatta daha da ötesi, baş adaya karşı çalıştıkları ortaya çıktı. Babler’in her şeye rağmen birinci gelme iddiası sadece kendi adamları olan (SPÖ içindekiler) çoğu tarafından alaya alınıyor. Üstelik Avusturya´da  ulusal parlamento seçimlerine sadece dört hafta kala.“

Utan verici bir durum SPÖ için.

Tüm partiler liderlerinin resimleri ile seçimlere sokakları afiş ve pankartlarla süslerken Viyana’da SPÖ lideri Babler’in resmi görmek hiç ya da nadiren olması ve yerine SPÖ´den başkalarının resmi olması nasıl değerlendirmeli?

Gerçek sol ve sosyal demokratlar SPÖ’den niye kaçıyor

SPÖ´ye bugüne kadar veren on binlerce sol ve sosyal demokrat çizgide olan Avusturya vatandaşı Türkiye göçmenleri bu durumu görüyorlar. Özellikle Viyana’da. Kimse adı ile demeç vermiyor ama konuşuyor. Biz de izin almadığımız için adlarını burada yazamıyoruz. Hepsinin ortak görüşü şu ama ; SPÖ lideri sola yakın  dürüst bir insan profili çizen Andreas Babler’e partisi tarafından yapılan Bizans oyunlarını, SPÖ’ye oy vermiş sola yakın Türkiye göçmeni Avusturya vatandaşlarının doğru bulmadığını biliyoruz; konuştuğumuz onlarca insanın açıklamaları notlarımız arasında.. Araştırılması gerekiyor. Niye gerçek sol ve sosyal demokrat SPÖ’den kaçıyor ve oy vermiyerek başka partilere oy veriyorlar

SPÖ belkide bir sürpriz yapabilir ama biraz zor görünüyor. ÖVP ile SPÖ’nün koalisyon hükümeti kurması son tartışma programlarından sonra biraz zor.

Bize konuşan Ahmet T. adlı vatandaşlar, „SPÖ Viyana’da param param parça ve Sırp asıllı Avusturya vatandaşlarından sonra şimdi Türkiye göçmeni Türkiye göçmenlerini sağcı FPÖ partisine kaptırmış durumda çünkü SPÖ Viyana’da ki siyasetten memnun değiller. Temsilcilerden memnun değiller. Birçok konu var.“ diyor.

Profil dergisine konuşan Yaşar Batman: „Hayatım boyunca uzun saatler çalıştım, hayatımı kazandım. Bu yıl oyumu FPÖ  alacak”

Bu konuşmadan sonra iki hafta geçiyor.

16. Viyana Brunnenmark’ta Profil dergisine konuşan emekli Avusturya vatandaşı Yaşar Batman, “Hayatım boyunca uzun saatler çalıştım, hayatımı kazandım ve bu yıl FPÖ’ye oyumu veriyorum” diye konuşuyor ve SPÖ’nün artık onun sorunlarını anlayan bir parti olmadığını dile getiriyor.

Kısa adı SPÖ olan Avusturya Sosyal Demokrat Partisi ve kısa adı FPÖ olan sağcı Avusturya Özgürlük Partisi.

SPÖ için bu seçimlerin, eskisi gibi “Avusturya vatandaşlığına geçmiş olan tüm göçmenlerin çantada keklik olduğu seçimler” olmadığı, liberal sol eğilimli Profil dergisinde yayımlanan 7 Eylül 2024 tarihli mülakat haberlerden anlaşılıyor.

Aslında geçen seçimlerde Sırp asıllı Avusturya vatandaşlarının son on yıldır FPÖ Partisi’ne yoğun yönelimi olduğu ve FPÖ’yü seçtikleri biliniyordu.  Ama ilk defa 29 Eylül 2024 Avusturya Parlamentosu seçimlerinde resmen sağcı FPÖ Partisi’nin artık Türklere karşı dilini ve söylemlerini değiştirmesinin nedeni, aslında 60 yıl sonra 400 bine yaklaşan Türkiye göçmenlerinden 200 bine yakın Avusturya vatandaşı arasında 100 bine yakın oy potansiyeline ulaşmak istemesinin yanında çok başarılı insanların artık esnaf, her alanda işveren, doktor, sanatçı, yüksek düzeyde emlak ve arsa sahibi,  mühendis, ilim insanı, Üniversiteler’de profesör, binlerce restoran, imbiss büfe, üst düzey yönetici  ve holding sahipleri haline gelmeleri.

FPÖ’nün 2024’de  sapla samanı ayırmalarına dikkat. Strache dönemi bitti mi?

Bizlerin son 25 yılda başta eski FPÖ lideri Strache’yi  „Çukur adam“ (Mayıs 2005) adam diyecek kadar manşete taşıdığımız başlıklarıyla çok eleştirdiğimiz bilinir. Rezil olarak siyasetten ayrılan Strache geçmişte kaldı. Şu anda FPÖ çekirdeğinde sert sağcı olduğunu biliyoruz.  Kimse bize kendi dar çıkacı çerçevesi içinden  Avusturya siyasetini lütfen anlatmasın ve özellikle entrikaları bir kenara koysun.

Screenshot

Öbür tarafdan FPÖ partisi içinde önemli görevlerde bulunanlar arasında Türkiye göçmenleri ile evlenenlerin bile var olması dikkat çekiyor. Artı Türkiye göçmenleri arasında tüm ülkedeki çeşitli ülkelerden gelen Müslümanlar arasında seküler modern bir şekilde yaşayan insanların olması da ayrı bir neden.  2015’ten sonra gelen son sığınmacıların tüm Müslümanların ve Türkiye’den gelen insanların 60 yılda kurdukları imajı yerle bir etmelerini ve bundan doğan tepkileri gören FPÖ’nün, Türklere bakışında 180 derece değişiklik yaparak sapla samanı birbirinden ayırmaya başladığı iddia edilen ayrı tez.

Türkiye´nin seçimlerinin Viyana sokaklarına getirilmesinin acı reçetesi

Bunun yanında Türkiye’de iktidarların son 15 yılda Avusturya sokaklarına Türkiye seçimlerini getirmeleriyle oluşan zehirli ortam ve kötüleşen Türk imajı ve buna tepki gösteren Türkiye göçmenlerini ayrıca fark eden FPÖ, “Artık Türkiye göçmenleri içinde bizi seçecek ciddi bir potansiyel oy deposu var” diyerek en azından düşmanca bir dil kullanmaktan uzun zamandır vazgeçmişe benziyor, ama öbür taraftan ÖVP, NEOS hatta SPÖ’de moda olan “dinin suistimal edilmesine” karşı çıkışı dile getiren „ Politischer Islam“ adı ile  siyasallaşmış İslam’a karşı sert söylemler devam ediyor. Bu arada sığınmacılar başta olmak üzere burada doğmuş ve büyümüş vahabi salafileşmiş Bosna veya Arnavut asıllı gençlerin terör olaylarında olması manşetlerden inmiyor. Suriye, Afgan ve diğerlerine girmiyoruz.

Hatta bu seçimin ana konusu “Siyasallaşmış İslam ama İslam değil” propagandası tüm partilerde görülüyor, hatta Avusturya Milli Güvenlik Kurulu ve devletinin aşırı Nazi gruplarını birinci düşman olarak görmesinin hemen arkasında veya önünde  siyasallaşmış İslam ifadeleri her gün Avusturya basınına yansıyor.

İşte bu ortamda Avusturya’nın  Der Spiegel’i sayılan haftalık Profil dergisi, 29 Eylül Avusturya Parlamentosu seçimlerinde Avusturya vatandaşlığına geçmiş Türkiye göçmenleri arasında, özellikle 2015 yılından bu yana Afganistan, Suriye, Pakistan, Afrika başta olmak üzere ülkede artan düzensiz  ekonomik göçmenler konusunda sert siyaseti ile tanınan sağcı FPÖ Partisi’ni seçmelerini 7 Eylül 2024 tarihli analizinde niye büyüteç altına aldı?

Profil dergisi, birçok Türkiye göçmeni kadın ve erkek göçmeniyle konuştu ve onların bu seçimlerde bir kereliğine bile olsa FPÖ’yü seçeceklerini öğrendi, ama hiçbirinin fotoğrafı ve ismiyle konuşmak istemediği öğrenildi.

Bir kişi hariç, o da Yaşar Batman. Daha çok 16. Viyana’ya takılan emekli Batman ile ilgili Profil´de yayınlanan haber kısmını gelin birlikte okuyalım: “Burası benim ülkem” diyor Yaşar Batman, siyaset hakkında konuşmaya başladığında. Elinde bir fincan çay, göğüs cebinde bir paket sigara. Viyanalı aksanı tamamen değişmiş. Yerli Türk, hemen her gün Brunnenmarkt’ta bir arkadaşının peynir tezgâhında oturuyor. Kuruyemişler, kuru meyveler ve salamura sebzeler var. Sadece tentenin üzerinde soluk büyük harflerle yazılı olan ‘Vorarlberger Käse’ eksik. Batman bu durumdan rahatsız değil. Bu arada, Ottakring’in içinde ve dışında herkes ona böyle sesleniyor, ‘televizyondaki gibi’ diyor. Ancak isim dışında 64 yaşındaki adamın anti-kahraman Batman ile hiçbir ortak noktası yok. Konuşmaya başlar başlamaz bu hemen anlaşılıyor. Plastik kaplardan birine uzanıyor, bir avuç leblebi çıkarıyor ve şöyle diyor: “Hayatım boyunca uzun saatler çalıştım, hayatımı kazandım ve bu yıl FPÖ’ye oy veriyorum.”

Profil: „FPÖ Müslümanları kazanmak için hareket ediyor“

Göçmenlik geçmişi olan insanların sağa oy vermesi yeni bir şey değil. FPÖ Genel Başkanı Heinz-Christian Strache daha önce de Sırp toplumundan oy toplamıştı. Milliyetçi turbo-folk şarkıcısı Sırp asıllı Ceca ile fotoğraf çektirmiş ve Kosova konusunda FPÖ’ye ilgi gösteriyormuş gibi davranmıştı. Ancak Avusturya Özgürlük Partisi FPÖ’nün şimdi kasıtlı olarak Müslümanlara kur yapması ve aynı zamanda onlara karşı bir hava yaratması daha önce görülmemiş bir şey.

İki ay önce FPÖ lideri Herbert Kickl’in Facebook sayfasında yayınlanan iki dakikalık bir videoda, Christopher adında Türk kökenli bir gencin diğer Avusturyalı Türkleri FPÖ’ye oy vermeleri için harekete geçirmesi bekleniyor. Genç kadınların gece dışarı çıkma konusunda nasıl “endişelenmemeleri” gerektiğinden bahsediyor. Aynı nefeste yeni gelen mülteci ve sığınmacı çete savaşlarını ve bıçaklama olaylarını hatırlatıyor. Yerel halka “yabancılardan” ya da “mültecilerden” daha “iyi” davranılması gerektiğini söylüyor.

Videoyu 160.000’den fazla kişi izledi ve yorum yaptı. Çoğu erkek: “Bu FPÖ’ye ikinci kez oy verişim” diye yazıyor biri. Arkasında da Türk bayrağı.

Profil -Onur: „Bu kez oyum FPÖ’ye gidiyor.”

Onur videoyu bilmiyor, ama yine de bu yıl ilk kez FPÖ’ye oy vermek istiyor. 35 yaşındaki proje yöneticisi aslında başka bir isim kullanıyor ve Profil’e sadece anonim olarak konuşmak istiyor: “Son Avusturya Parlamentosu Ulusal Konsey milletvekili seçimlerinde Bira Partisi’ne oy verdim ve ondan önce hep SPÖ’ye oy verdim. Bu kez oyum FPÖ’ye gidiyor.” Parti programında ne yazdığını bilmiyor ve bilmek de istemiyor. Viyana’da doğan Onur, bir Türk kültür derneğinde çalışıyor ve Yeşiller ve SPÖ’den Türk kökenli politikacıların seçimlerden kısa bir süre önce diasporayı kendilerine oy vermeye ikna etmek için derneklerini ziyaret etmelerinden rahatsız. Ancak seçimlerden sonra vaatlerinden geriye hiçbir şey kalmayacaktır. Bu yüzden Özgürlük Partisi’ne oy vermek istiyor, çünkü değişim getireceklerini umuyor.

Tıpkı Yaşar Batman gibi. FPÖ lideri Herbert Kickl’in, çalışmak istemeyen ya da suçlu olan “yabancıların” ülkelerine sınır dışı edilmesi ya da en iyisi hiç “alınmaması” gerektiğini söylediğine inanıyor. Batman, 2015’ten bu yana Arap dünyasından Avusturya’ya kaçan Suriyeliler, Afganlar ve Iraklılardan bahsediyor.

Profil- Yaşar Batman: „Bu yıl oyumu FPÖ  alacak. SPÖ artık benim sorunlarımı anlayan bir parti değil”

Aynı partinin yaklaşık 30 yıl önce Türkiye kökenliler için de aynı şeyi talep ettiğini kabul etmiyor. Yine de yıllarca SPÖ’ye oy vermiş. Batman, bir noktada artık göçmen olmadığını ve SPÖ’nün artık onun sorunlarını anlayan bir parti olmadığını söylüyor.

FPÖ’yü seçeceğini ifade eden Yaşar Batman  1970’lerde, 16 yaşındayken, annesi ve ağabeyiyle birlikte Orta Anadolu’da bir şehir olan Kayseri’den Viyana’daki Brunnengasse’ye taşındı ve halen eşiyle birlikte burada yaşıyor. İki oğlu o zamandan beri taşınmış durumda. Brunnenmarkt yıllar içinde Avusturya’daki göç ve demografik değişim tartışmalarına örnek teşkil eden bir yer haline geldi.

Profil-Nurten Yılmaz : „Sonra Türkler geldi ve Suriyelileri şikayet etti“

Profil, “SPÖ’nün eski Avusturya Parlamentosu Ulusal Konsey Üyesi Nurten Yılmaz, on yıllardır orada neler olup bittiğini biliyor” diyerek, “Önce Avusturyalılar bana gelip Türklerden şikayet ettiler. Sonra Türkler geldi ve Suriyelileri şikayet etti. Herkes için aynı şey geçerli. İnsanlar yaşam alanlarının ellerinden alınacağından korkuyorlar” ifadelerine yer verdi.

Murat  K. adlı Avusturya vatandaşı bu haberi okuduktan sonra şunları ifade etti : „Eski SPÖ Milletvekili sayın Nurten Yılmaz’ın Türkiye göçmenlerini aynı 7 Eylül tarihli Profil dergisinde adeta aşağılarcasına sanki Türkiye göçmenleri oy verirken ne yapacaklarını ve ne düşündüklerini bilmeyen yarı cahil insanlar gibi göstermesi hoş değil. Kendisi hiç bir zaman tabandaki Türkkiye göçmenleriyle ilişki kuramadı. Kurmadı. Hep tepeden konuşmalarla sanki tüm Türkiye göçmenleriyle ilişkisi varmış gibi devamlı her yerde konuştu. Bu huyundan vaz geçse iyi olur. Türkleri aptal yerine koyan ifadeler kendi düşünceleri. Kendisinde kalsın. Kendisi bizim temsilcimiz değildi. Şimdi de değil. Kusura bakmasın. İktidarda olmanın getirdiği kibirle Viyana SPÖ içinde ciddi manada çıkar, makam, aş, ev , eş dost ve metres sevgili artı iş takibi entrikalarıyla oluşmuş bir tarikat ruhu herkesde özünde korku yaratıyor. Tartışma kültürü yok. Eleştirmek yasak. Böyle çok seslilik olmaz ve particilik hiç olmaz. Hayatım boyunca babadan dededen sol ve sosyal demokrat bir aileden gelen ve SPÖ’ye oy vermiş bir insan olarak bunları kabul etmiyorum. SPÖ kendi temel sosyal demokrat değerlerine derhal dönsün.“

Dilek B. ise Nurten Yılmaz’ın Profil‘ de ki bu ifadelerine alınmış. Duygularını şöyle ifade ediyor bize :
     „Yıllarca Viyana’da Eyalet Milletvekilliği yaptınız, biz sizi aramızda hiç görmedik. Tepeden 16 Viyana’da eski Belediye Başkanı Michale Häupl´in bileti ile oralara geldiniz ve dar çevreniz olan tatlı su solcularına başta derneklerine maddi ve manevi Viyana Belediyesinin sübvansiyonlarıyla yararlı oldunuz, ama vatandaşlara değil. Avusturya parlamentosuna seçildiniz. Yine sizi aramızda göremedik. Bu arada SPÖ içinde yükselmek isteyen gerçek sol sosyal demokratlarının önünü niye kesildi? Hepsi SPÖ´den başka partilere kaçtı. Şu anda buyrun Viyana SPÖ sizin olsun. Hep entrika , eş dost ve arkadaş ilişkileri. Eleştirdiğinizde aşınız, işinizden oluyorsunuz diyenleri duyuyorum. Hatta Türk basınında bile eleştirildiğinde hemen onlara karşı maddi manevi entrikalar başlıyor.“

Mustafa Z. ise seçimlerden önce düşüncelerini özellikle Profil’de ki haberlerden sonra şöyle ifade etti : „Yıllarca SPÖ partisine oy verdik. Ailecek. Bu SPÖ nasıl bi parti oldu? Tek AK denen İş Odası ve Sendika iyi çalışıyor ama SPÖ’yü tanıyamıyoruz.  Özellikle Viyana kendi Sosyal Demokrat değerlerinden uzaklaşıyor. İnsanlar bu partiye güvendi ve çalıştı. Sol değerlere tekrar dönmesi gereken partinin bu hal gelmesinde çakma solcular neden oldu.  Profil’e konuşan sayın Nurten Yılmaz’ın halk ile taban ile ne alakası var? Profil’de ki ifadesiyle hangi Türk onun onun ayağına gidiyor?  Kendisi kokteyllerden veya dar çevresinden duyduğu dedikoduları basına sanki tabanın sesiymiş gibi duyuruyor. Türkiye göçmenleri Suriye asıllı göçmenlere başta Viyana olmak üzer tüm Avusturya’da çok yardımcı oldu. Hala yardım edenler var. Ne demek sonra Türkler geldi ve Suriyelileri şikayet etti  ifadeleri.  Türk asıllı olduğu için Suriye asıllı 505 ırkçı çetelerinin nasıl suratları param parça edip hastanelik ettiğini kendisi okumuyor mu ? Artık emekli oldu. Türkiye göçmenlerini bir türlü tanıyamadı. Tabana inemedi. Tavandan bu konuşmalara bir son versin bir zahmet. Bakın Profil’de Yaşar Batman ne demiş :“Hayatım boyunca uzun saatler çalıştım, hayatımı kazandım ve bu yıl FPÖ’ye oy veriyorum.SPÖ artık benim sorunlarımı anlayan bir parti değil.“ Bu insan aptal bir insana benzemiyor ve düşüncelerini Nurten Yılmaz’ın ifadelerinden daha samimi ve gerçekçi buluyorum.“

Elçiye zeval olmaz.

Bizler notlarımızı ve analizlerimizi buraya tüm entrikaları ve bizans oyunları 35 yıldır izleyerek yazan ve yaşamış bir yayıncı olarak köklü  SPÖ Partisine yazık demekten kendimizi alamıyoruz. Çok yazık…
„SPÖ yerine FPÖ’yü seçen Avusturya vatandaşı Türkiye göçmenlerinin sayısı niye artıyor?“ sorusunun bu gözlem, mülakat ve kaynaklı analizimizden sonra cevabını sizler verin. (Birol Kılıç, Viyana’dan analiz ve gözlemler,14.09.2024)

 

Relevante Artikel

Back to top button