TUNCELİ’DEN GELİP AVUSTURYA’DA IŞİD TARAFTARI OLMAK

 

Kazım Balaban, Viyana, 24.07.2024

Viyana’da yaşayan Tuncelili orta yaşlı bir kadın eşinden boşanmış ve bu durum ailenin genç delikanlısı üzerinde büyük etki bırakmış olacak ki kendi yaşındaki gençlerle daha fazla zaman geçirmeye başlar. Bu gençlerin bir kısmı Araplara ait bir Cami’ye gitmektedirler. Anne babası Tuncelili Alevi bir aile olan bu delikanlı da bu gençlerle birlikte Cami’ye gitmeye başlar. Ve bir süre sonra da davranışları değişmeye başlar. Sakal bırakır, selefiler gibi uzun entariler giyer.

Sık sık annesi ile tartışmaya da başlar. Annesinin dinsiz olduğunu, kapanması ve sadece türban değil genelde Afgan gerici kadınlarının giydiği burka giymesi gerektiğini söyler.

Anne her ne kadar oğlunu bu arkadaşlarından uzaklaştırmaya ve oğlunu kurtarmaya çalışsa da delikanlı giderek daha fanatik olmaya, selefilerin slogan ve söylemlerine sarılır. Evde sık sık tartışmalar çıkar. Anne çaresizdir ve oğlunu nasıl kurtaracağını bilememektedir. Tuncelili Alevi bir kadın için oğlunun IŞİD’çi olması büyük bir utanç nedeni olduğundan çevresindeki insanların bu durumu bilmemesi gerektiğini düşünür. Oğlunun davranışlarının bilinmemesi için artık evine misafir kabul etmemeye ve kimseye gitmemeye başlar. Giderek çevresinden uzaklaşır. Arada bir Alevi derneğine gitse de oradakilere de sorununu anlatmaya cesaret edemez.

Bu arada oğlunun bir kız arkadaşı da vardır. Aydın, Atatürkçü bir ailenin kızı olan bu arkadaşının da anne ve babası kısa süre önce boşandıklarından birbirlerine daha fazla yakınlaşırlar. Kız bu çocuğa aşık olur. Onunla daha fazla zaman geçirmeye başlar.

Kızın kendisine olan sevgisini kötüye kullanan bu Tuncelili delikanlı giderek kıza baskı yapmaya başlar ve ona kapanması gerektiği zorlaması yapar. Kız ise çocuğu sevdiği için onun isteklerine uymaya başlar. Dışarı çıktığında kapanmaya, Burka giymeye başlar. Ama delikanlı bunun yeterli olmadığını, evde de kapanması gerektiğini, pencereden dışarıya bakmamasını, erkeklerle görüşmemesini ister. Kız bu baskılara adım adım uyum sağlar ve onun isteklerini yerine getirmeye başlar. Ancak sevgilisinin IŞİD’ci olduğunu annesinden gizler. Zaten evde baba da olmadığı için durumu arada bir görüştüğü babasına açıklamaz.

Delikanlı daha sonra kendisine, ‘’Senin annen de benim annem gibi dinsiz. Annene söyle o da kapansın. Bizim gibi giyinsin’’ der.

Kız önceleri buna dirense de en sonunda bu baskıya boyun eğerek evde burka giyip annesinin karşısına geçer ve durumu anlatır. Anne sinir krizleri geçirir. Kızının sevgilisinin ailesini tanımaktadır. Hemen oğlanın annesine giderek onunla tartışır. Oğlunun IŞİD’ci olduğunu neden söylemediğini ve kızını kaybetmek üzere olduğunu ağlayarak anlatır. Oğlanın annesi de üzgündür. ‘’Ben oğlumu bu yoldan geri almaya çok uğraştım ama başaramadım. Oğlumun IŞİD taraftarı olduğunu nasıl söyleyebilirim? Dertlerimi içime attım’’ der.

Kızın annesi kızına hemen bu çocuktan ayrılması gerektiğini söyler ve kızına baskı yapmaya başlar. Kız da gidip bu surumu IŞİD’çi sevgilisine söyler. Oğlan bu kıza şöyle der: “Annen zaten dinsiz. Sen en iyisi bizim eve gel. Ondan ayrıl. Ancak kızın annesi pes etmez. İlk başlarda oğlanın ailesinin Alevi olduğu için modern / çağdaş bir aile olduğunu sandığı için bu arkadaşlığa göz yuman anne artık kızını kurtarma çareleri arar.  Çevresindeki arkadaşlarından yardım ister. Evde uzun süren kavgalar başlar. Kızını alıp dostlarının evlerine götürerek ona nasihat etmelerini sağlar. Polise giderek kızının arkadaşının IŞİD’ci olduğunu ve buna bir çare bulmalarını ister. Polis annenin şikayetlerini dinler ama ortada yasalara göre işlenmiş bir suç unsuru oluşmadığı için hiçbir şey yapmaz. Aslında Avusturya dahil bütün Avrupa ülkelerinde polis her önemli gelişmenin farkındadır ama demokrasi (?) adı altında gençleri zehirleyen bu Camileri ve oralarda ne tür propagandaların yapıldığını bilmelerine rağmen bu konuda önlemler almamaktadır. AB ülkelerinin bu politikalarının ardında çok daha kapsamlı ve çok boyutlu çalışmaları olduğu için bu konuda devletten fazla umut beklememek gerektiğini vurgulamak zorundayız. Aynı durum uyuşturucu ile ilgili politikaları için de geçerlidir. AB ülkelerinde gençlerin uyuşturucu ve benzeri kötü alışkanlıkları tüm toplumu yakından ilgilendiren boyuttadır.

Kızını Alevi kökenli, Tuncelili bu gençten ayırmak için büyük çaba sarf eden anne, dostlarının da yardımı (öğüt ve tavsiyeleri) ile kızını bu gençten ayırmayı başarır. Kızı bu hatayı neden yaptığı konusundaki sorulara “Boşluk içinde idim. Onu sevdim ve aşık oldum. Gözlerim adeta kör olmuştu. Hiç bir şeyi göremiyordum’’ biçiminde açıklayarak bu yanlış ilişkiye nasıl sürüklendiğini vurgulamaktadır.

Alevi gençlerinin IŞİD gibi dinci terör örgütleri içine çekilmesi yukarıda sözünü ettiğimiz Tuncelili aile ile sınırlı değil. Daha kötüsü ise Avusturya’ya yakın başka bir şehirde yaşandı. Alevi kökenli ve Seyyid (Dede / Ocakzade) bir aileden gelen, anne  babası Alevi derneğine de giden bir genç de gene arkadaşları ile Selefilerin gittiği bir Cami çevresi tarafından IŞİD yanlısı oldu. Ailesi ilk önce durumun ciddiyetinin farkına varmadı ama daha sonra tehlikenin boyutunu fark ettiklerinde artık çok geç kalmışlardı. Anne babası ile sürekli tartışan, onları ‘’Kafir’’ gören evlatlarını nasihatlerle yola getirmeyen aile ona baskı yaparak bu yoldan caydırmaya çalıştı. İçinde ağabeyinin de bulunduğu yakın akrabaları bu delikanlıyı ormanlık bir alana götürerek orada onu korkutmak ve IŞİD yolundan caydırmak için şiddet uygulamaya başlarlar. Hepsi birlikte bu çocuğu döverler ama gene de başarılı olamazlar. Delikanlı onlara şöyle der.

“Hepimiz bir gün öleceğiz. Ben bu yola inanıyorum ve sizin de İslam’a gelmeniz gerek. Hepiniz kâfirsiniz. Beni öldürseniz de bu yoldan dönmeyeceğim’’

Aile artık çocuklarını kurtaramayacaklarına kanaat getirerek onu dışlarlar. Selefiler gibi uzun entariler giyen, kendisi gibi fanatik bir kız (kadın) ile imam nikâhı kıyarak aileden kopan delikanlı daha ileriki yaşlarda bu yoldan pişman olup döner mi bilemiyoruz. Ancak beyinleri iyice yıkanan, inançları adına insan öldürmeyi ‘’KUTSAL CİHAD’’ olarak algılayan bu kişilere bakarak tehlikenin büyüklüğünü tahmin etmek zor olmasa gerek.

Gene bu konuda diğer bir örnek: Kendisi Tuncelili (Alevi) olan bir delikanlı daha sonra eşinden ayrılıyor. Biri kız iki çocuğu annelerinde kalıyor. Baba bir süre sonra burkalı Çeçen bir kadınla tanışıyor ve o çevrenin içine girmeye başlıyor. Burka taşıyan bu kadın, kocasını etkileyerek tamamen Selefi bir çizgiye getiriyor. Bu kişi kendisi Selefi çizgiye gelmesi yetmiyormuş gibi annesi ile kalan kızını da etkilemeye ve kendisi gibi Selefi olmaya, kapalı olmanın ötesinde burka giymeye ve burkalı kadınlar gibi yaşamaya zorluyor. Kız durumu annesine açıklayınca annesi önce inanmıyor. Yıllarca beraber yaşadığı adamın bu derece değişebileceğine ihtimal vermiyor. Babası ile görüşmeye giden kızını gizlice takip eden anne, eski eşinin burkalı bir kadınla beraber olduğunu görünce tehlikenin farkına varıyor.  Mücadeleci ve işinde başarılı olan kadın hemen kızını bu tehlike çemberinin dışına çekiyor. Eski eşine ‘’Eğer kızıma bu konuda baskı yaparsan onun seninle görüşmeni engellerim’’ diyerek net bir tavır alıyor.

Tuncelili Alevi gençlerin IŞİD’e ilgi duyması ve bir kısmının en radikal noktalara savrulması yukarıda verdiğimiz örneklerle sınırlı değil.

Daha önce de gazetelere konu olan başka bir olayda da kendisi Tuncelili olan bir genç IŞİD’e katılmış ve onların safında savaşırken, Suriye’de bulunan PKK’ya yakın Kürt gurupları tarafından canlı olarak yakalanıyor. Kendisi ile videolu çekimler yapıldı ve bu videolar çeşitli haber kaynaklarında ve gazetelerde yayınlandı. Bu adamın suratına baktığınızda giydiği entari, bıraktığı sakal ile Tuncelili modern bir Alevi genci olma görüntüsünden tamamen uzaklaşıp, videolarda gördüğümüz o kafa kesen ciğer dişleyen barbarlara ne kadar benzediğini görüyorsunuz.

Anne ve babaların kendi çocuklarını koruma ve onlara zaman ayırma, onları anlama konusunda çok daha fazla çaba sarf etmeleri gerekiyor. İlgisiz kalan bir genç eğer kötü arkadaş çevresi ile ilişkili ise o gencin çok değil, sadece birkaç hafta içinde geri dönülmesi çok zor bir ilişki ağı içine girebileceği tehlikesinin olduğu bilinmelidir. Ve belki de en önemlisi ebeveynlerin kendi çocukları ile ilişkileri anne baba ilişkisinden çok, arkadaş ilişkisi biçiminde olabilmelidir. Çocuklar kendi sorunlarını anne babalarına anlatabilmeli ve onlarla paylaşabilmelidir.

Alevi veya Atatürkçü aile çocukları bile bu zehirli ortamların içine düşebiliyorsa, ailelere çok büyük sorumlulukların düştüğünü bilmeliyiz. Uyuşturucu ağı veya IŞİD gibi bir cinayet ve terör şebekesi içine çekilen, sonra da kendi ailelerine – İslami kurallara uymadıkları gerekçesi ile- düşman olabilen bu tehlikeli ortamlar hiç birimize uzak değil. Sadece ve sadece birkaç sokak ilerimizde bu zehirli ortamlarının var olduğunu unutmamak gerekir.

 

Muhabbetlerimle

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner