Viktor Orbán: “Ukrayna için savaş askeri açıdan kaybedildi. Barışı Trump getirebilir”

Eski Almanya Başbakanı eski SPD lideri Schröder, Donald Trump'ı nasıl övdü ve Trump'dan Orban gibi barış getirecek adam olarak nasıl bahsetti? Macar Başbakanı Orban Viyana’daki konferans sırasında dile getirdiği gibi bugün hala dünyayı kendi benzetmesi olan "farenin" perspektifinden nasıl görüyor? Perşembe günü Macaristan hükümet başkanı Viktor Orbán Viyana'daydı - resmi bir ziyaret için değil, İsviçre gazetesi “Weltwoche” tarafından düzenlenen ve Almanya'nın eski başbakanı Gerhard Schröder ile “Avrupa'da Barış” konulu bir panel vesilesiyle .

VİYANA. Viktor Orbán ve Gerhard Schröder, İsviçre’de yayınlanan haftalık “Weltwoche” dergisinin “ Avrupa’da barış“ başlıklı Viyana’daki konferansta adeta dil birliği etmişçesine Ukrayna ile Rusya arasında ateşkesi sadece Donald Trump’ın sağlayabileceğini söylediler. Macaristan Başbakanı yaptığı konuşmada Ukrayna’daki savaşın askeri açıdan çoktan kaybedildiğini söyledi. Gerhard Schröder’in kendisini adeta bir barış meleği olarak sunması dikkat çekti.

İsviçre merkezli  sağcı Weltwoche’nin İsviçreli genel yayın yönetmeni Roger Köppel, Macaristan Başbakanı Viktor Orbán ve eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’i barış konulu bir tartışmaya davet etti ve moderatörlüğünü de kendisi yaptı. Salondaki panelde Avrupa’nın ve özellikle AB’nin ve dünyanın geleceğine ilişkin son derece karamsar bir tablo çizildi. Sıkı giriş kontrollerinden geçen yaklaşık 500 konuğun yine de her açıklamayı  alkışlaması dikkat çekti. 90 dakikalık etkinlik öncesinde ve sonrasında ayakta alkışlandı ve „selfie“ çekildi.

Yeşiller’den ölümcül sinyal uyarısı

Fonds Soziales Wien

AB dönem başkanlığını yapan  Macaristan’ın başbakanı Victor Orban Avusturya parlamentosunda bir çalışma toplantısı için beş yüz kişinin katıldığı panel  öncesi FPÖ liderliğiyle ayrıca bir araya geldi. FPÖ  gerek son AB seçimleri gerekse 29 Eylül Avusturya Parlamento seçimlerinden yüzde 29 ile en fazla oyu  alan ama hükümet kurması diğer partilerin kendisiyle koalisyon hükümeti kurmak istememesi ile engellenmiş olan Avusturya’nın popülist sağcı partisi. Bunun yanında FPÖ en fazla oyu alan parti olarak Avusturya’da geleneksel olarak kural haline gelen parlamento başkanlığını geçen hafta oyların yüzde altmışını alarak FPÖ Milletvekili seçilen sağcı avukat olan Walter Rosenkranz’ı seçtirmişti.  Parlamento başkanları Avusturya Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’ndan sonra en üst düzeyde temsil etmek hakkında sahip ve parlamentonun yönetiminde astığı astık kestiği kestik misali çok büyük güce sahip ve kimse görevden alamıyor. Sadece yeni bir seçim ve istifa haline görevi sona eriyor. Orban’ın Avusturya Parlamentosu davetini tek başına FPÖ’lü Rosenkranz karar vermiş durumda ve kendisi gerekirse barış için Putin’i Avusturya Parlamentosu’na davet ederim ederim şeklinde açıklaması var.

Avusturya Yeşiller Partisi lideri Werner Kogler Orban’ın yeni seçilen Avusturya Parlamentosu Başkanı FPÖ’lü  Rosenkranz tarafından davet edilmesi sinyalinin ölümcül olduğunu aynı gün bir basın toplantısı yaparak kamuoyuna açıkladı. Orban‘ ın Avusturya Parlamentosunun girişindeki kırmızı halıda yürürken ve yeni Parlamento Başkanı Walter Rosenkranz ( FPÖ) elini sıkarken  toplantıyı protesto edenlerin sesleri Parlamento dışından duyulabiliyordu.

Orban bir gün içinde Viyana’da  „bir taşla iki kuş vurdu“

Orban bir  günde adeta „bir taşla iki kuş vurarak“ hem AB’de hem de Avusturya’da kendisini sert eleştirenleri hem de AB dönem başkanı bir ülkenin başbakanı olarak vermiş oldu. Biri demokrasinin kalbi Avusturya Parlementosu üzerinden öğleden önce ve  digeri öğleden sonra  sağcı Weltwoche adlı  derginin düzenlediği Schröder’le katıldığı panel üzerinden verdiği „dalga geçer“ gibi mesajlarıyla.

Toplantıdan notlar

 Eski Almanya Başbakanı „Gerhard Schröder‚in(SPD) bir gün Donald Trump’ı öveceği ve Trump’dan barış için medet umacağını kimse beklemiyordu.  Eski Almanya SPD lideri eski Almanya Başbakanı ve Putin danışmanı Schröder Perşembe günü Viyana’daki Sofiensäle’de haftalık İsviçre gazetesi Weltwoche tarafından düzenlenen “Avrupa’da Barış” konulu bir tartışmada sırasında  ABD’nin Cumhuriyetçi başkan adayı Trump’un Ukrayna savaşında işleri yoluna koyabilecek tek kişi olduğunu ifade etti.

Hem Macaristan’ın sağcı popülist milliyetçi başbakanı Viktor Orbán hem de  İsviçre’nin Weltwoche adlı haftalık dergisinin milliyetçi muhafazakar Genel Yayın Yönetmeni  ve İsviçre sağcı SVP partisinin eski siyasetçi Roger Köppel ateşli Trump hayranları olarak biliniyordu. Almanya’dan eski SPD lideri ve Başbakanlık yapmış Schröder’in bunlara katılmış olması yeni.

Sadece birkaç saat önce Orbán bir telefon görüşmesinde Trump’a birkaç gün sonra “büyük suyun ötesinde”(ABD) yapılacak seçimlerde başarılar dilediğini ifade ettiğini dile getirdikten sonra gülümseyerek, “ Trump’un zaferine hazırlanıyoruz” dedi. Macaristan Başbakanı Orban Trump’un seçimi kazanması halinde birkaç şişe şampanya açacağını duyurdu. Orban aynısını AKP lideri Erdoğan Türkiye’de seçimleri kazanmandan ve kazandıktan sonra  söylemişti.

Orban Avusturya’nın tarafsızlık politikası ve milli günüyle alay etti

„25 yıl sonra Avrupa, Ukrayna Savaşı’na saplanmış durumda ve hem eski Alman Şansölyesi hem de Macar Başbakanı Avrupa’nın zayıflığından ve AB’deki liderlik eksikliğinden yakınıyor.“ diye AB’yi eleştiren Orbán bir kez daha “Brüksel bürokratlarıyla” ve Doğu Avrupa’daki savaş karşısında Avrupalıların “diplomatik cehaletiyle” konuşması sırasında dalga geçerek resmen alay etti. Ona göre kesin olan bir şey var ve kendisi bunu şöyle dile getirdi : “Ukrayna için savaş askeri açıdan kaybedildi. Her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Zaman Ukrayna’nın aleyhine işliyor. Sadece Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky bunu kabul etmeyi reddediyor.  Ukrayna’daki savaş askeri açıdan kaybedildi.  Her ciddi askeri analistin bunu bildiğini ve sadece  AB’de üst düzey politikacılar tarafından sürekli inkar ediyor. Bu tablonun ancak NATO’nun Ukrayna’ya asker göndermesi halinde değişebilecek ancak “o zaman da Viyana’da bir içtima yani askere çağırma yapılacak “

Orban bu ifadeleriyle Avusturya’nın tarafsızlık politikası ve milli günüyle alay etti zira  tarafsızlık Avusturya Anayasası’nda resmen yazılı ve milli gün olarak kutlanıyor. Avusturya’da  Tarafsızlık Yasası’nın gelecekteki çatışmalara müdahaleyi önleyeceğine dair büyük bir umut var.

26 Ekim 1955 tarihinde Avusturya Parlamentosu Ulusal Konseyi, Avusturya’nın tarafsızlığına ilişkin Avusturya Federal Anayasa Yasasını kabul etti. Bir gün önce, 25 Ekim 1955’te, Avusturya Devlet Antlaşması’nda Müttefik işgal kuvvetlerinin Avusturya’dan çekilmesi için belirlenen süre sona erdi. Her yıl 26 Ekim’de Avusturya’da aynı Türkiye’de 29 Ekim Cumhuriyetin ilanı nasıl kutlanıyorsa milli gün olarak askeri ve siyasi en üst düzeyde kutlanıyor. Orban bunu pek dikkate almışa benzemiyor.  Avusturya’da „Neden 26 Ekim’de resmi tatil kutluyoruz?“ sorusunun cevabı çok basittir.  26 Ekim 1955 yılından beri Avusturya’da resmi tatil günüdür. Ülkemize bağımsızlığını geri veren devlet anlaşması bu yıl imzalanmıştır. 26 Ekim 1955’de  Avusturya Parlamentosu Ulusal Konseyi, saat sıfırdan itibaren geriye dönük olarak geçerli olmak üzere daimi tarafsızlığı tesis eden bir anayasa yasasını kabul etti.

„Zayıf Avrupa, güçlü Trump -Gücün dili“

Yıl sonuna kadar altı ay sürecek AB dönem başkanlığını hala yürüten Macaristan Başbakanı Victor Orbán, “Avrupa barış yaratmaktan aciz. ” diye eleştirdi.  Paneli yöneten Köppel’e göre bu konuda Schröder ile Orban aynı fikirde: Schröder bir keresinde Zürih’teki bir “Weltwoche” forumunda şöyle demiş: “Barış süreci söz konusu olduğunda Avrupa unutulmalıdır.”

Orbán son görüşmelerinde Olaf Scholz ve Emmanuel Macron’a acele etmeleri ve Vladimir Putin‘ le diyaloğa girmeleri çağrısında bulunmuş ve şunu eklemiş: “Çünkü aksi takdirde Trump gelecek. O zaman büyük oğlanlar ( Rusya ve Amerika) masada, Avrupalılar ise köşede oturuyor olacak.” Orbán’a göre Amerikalılar Rusların dilinden anlıyor  ve bunu şöyle açıklıyor : “Güç, askeri güç, hammadde dili. Bu reelpolitikle ilgili, ahlakçılıkla değil.”

Sovyet işgali sırasında büyümüş olan Orban´a  göre Avrupalı politikacılar ise Rusya’yı anlayacak derinlikten yoksun ve bunu şu sözlerle açıklıyor : “ Bu bir “entelektüel sorun. Avrupalılar mümkün olduğunca fazla refahla birlikte mümkün olduğunca fazla özgürlük sağlamakla ilgileniyor. Öte yandan Rusya için odak noktası “dev imparatorluğu” bir arada tutmak.“

Fransa ve Almanya’yı, özellikle de AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’i kavgacı olmakla suçlayan Orbán, „AB’nin bunu yapmaya hiç niyeti yok gibi görünüyor.“  dedi. Macaristan’ın altı aylık AB Dönem Konsey Başkanlığını üstlenmeden önce kendisine, “AB bürokratlarını tatmin edecek.2011’deki gibi” sıkıcı bir AB başkanlığı mı yoksa risk mi alması gerektiğini sorduğunu dile getiren Orban, kendi itirafına göre ikincisinde karar kıldı ve Ukrayna’da ateşkes sağlamayı ve barış getirmeyi hedef haline getirdi.

Orban İstanbul, Pekin ve Washington ya da Mar-a-Lago arasında mekik dokuyor

Orbán barış görüşmelerinin çok daha zor olduğunu ve ama bunu böyle varsaymak istemediğini söyledi.Orban AB dönem başkanı olarak Haziran 2024’dan tarihinden itibaren Kiev ve Moskova’ya yaptığı ziyaretlerde her iki tarafında hala zafer hayalleri kurduğunu fark etti ve bu nedenle stratejisinin ikinci bölümüne İstanbul, Pekin ve Washington ya da Mar-a-Lago’ya (Donald Trump’ın konutu ve Köppel’in deyimiyle: “ABD’nin gayri resmi başkenti”) geçti.

Orbán’a göre, büyük oyuncular savaşan tarafları barışa zorlamak için baskı uygulamak zorunda kalacaklardı. Macar başbakanı, Çin ve Türkiye’nin bu konuda istekli olabileceğini ancak ABD’li Demokratların istekli olmadığını, Paris ve Berlin’in ise Putin’le konuşmaya daha da az istekli olduğu dile getirdikten  sonra, “ Şimdi Donald Trump seçimleri kazanacak ve çok kısa bir süre içerisinde bir anlaşmayı müzakere edecek. AB’nin ise sadece olup bitenleri kenardan izlemesine izin verilecek.“ dedi.

Gerhard Schröder, savaşın başında Kiev’in kendisinden Putin’i etkilemesini istendiğini ama bunu tam olarak başaramadığını anlattı ve “ Her iki başkentle daha doğrudan bağlantıları olan aktif politikacılara ihtiyaç olduğunu.“ dedi.

Schröder cevap vermiyor ve topu adeta taca atıyor 

Moderatör Köppel’in Putin’in zihniyeti, ona emperyalizm konusunda yaklaşıp yaklaşmadığı ve gerçekte neyin peşinde olduğuna dair tekrarlanan sorularının hepsinin istisnasız  Schröder tarafından engellenmesi ve cevap verilmemesi dikkat çekti. Schröder kendisinin bir psikolog olmadığını ve „Putin’in emperyalist olup olmaması önemli değil. Çünkü Putin zaten başka türlü ikna edilemezdi.“ dedi.  Schröder bir şekilde Putin’nin sadece bir “savaş lordu” olmadığını ve müzakere etmek istediğini hissettiğini söyledi.

Rusya  saldırısını her zaman kınadığını ifade eden Schröder, Ukrayna’da Donbass’ta iki dilli eğitimin yasaklanmasını büyük bir hata olarak gördüğünü ifade ederek bu adımı eleştirdi.

Schröder, 1994 Budapeşte Memorandumu’nda beş P5 ülkesinden üçünün, yani Rusya, ABD ve İngiltere’nin Ukrayna’nın egemenliğini, sınırlarının ve toprak bütünlüğünün dokunulmazlığını zaten garanti ettiğini göz ardı ederek, Güvenlik Konseyi üyeleri ve Almanya’nın güvenlik garantileriyle bu meselenin çözülmesi gerektiğine inandığını ifade ederek bu konuda başarılı olunmadığından yakındı.

Schröder, iyi bir Amerikan karşıtlığı dozuyla, barış görüşmelerinin sonuç vermemesinde “bu çatışmaya dahil olan diğer güçlerin” çıkarı olduğunu tekrar tekrar speküle etti. Her halükarda Schröder, insanların artık barış hakkında konuşmasına izin verilmemesinin üzücü olduğundan yakındı. “Ne zamandan beri insanlar barış için azarlanıyor?” diye soran Schröder büyük alkış alırken, Orbán barışın yeniden konuşulmaya başlanmasını AB dönem başkanlığının bir başarısı olarak gösterdi.

Orban kendini Hirisyanların koruyucu olarak lanse etti

Sosyal Demokrat Schröder de “söylemeye cesaret edemese de” Trump’ta olası bir barış meleği gördüğünü dile getirdi. Putin’in sırdaşı Schröder’e  göre, Putin’in onu tekrar öveceğini düşünmüyordu. Yakın zamanda ortaya çıktığı üzere Putin ve Trump’ın seçimden sonra en az yedi kez telefon görüşmesi yaptığı söyleniyor .

Toplantıda  kimse talep edilen barışın gerçekleştirilmesi için bir plan sunmadı ve  Moderatör Köppel defalarca Orbán’ın diğer favori konuları hakkında konuşmasını az çok başarılı bir şekilde engellemek zorunda kaldığı dikkat çekti. Rus saldırı savaşında ölenlerin çoğunlukla Hıristiyanlar olduğunu vurgulamaya hevesli olan Macaristan Başbakanı ve  beş çocuk babası  Orbán, geçen yüzyılda kıtada iki kez savaş yaşandığını ve bu yüzden çok sayıda Hıristiyan’ın öldüğünü, dolayısıyla son yıllarda  AB’de yaşanan göçün (Arap, Afgan  göçlerini ima etti ama söylemedi)  göçü AB´de  Hıristiyanlığın hakimiyeti açısından daha kötü sonuçlar doğurduğunu söyledi.

Ancak  AB’de son seçim sonuçlarına Orban’a, “henüz doğum sancısı çeken ama yakında doğacak olan” yeni bir şeyin ortaya çıkmakta olduğuna dair umut vermiş. Orban‘ a göre bu yeni şey ne sağ ne de sol, ama insanların kalbinde şimdiden atmaya başlayan yeni bir merkez. Bu yeni liderler Avrupa’yı yeniden ileriye taşıyabilir ve Orban özellikle enerji fiyatları konusunda endişeli olduğunu dile getirdi. Bu konuda eleştirlerin başında Orban Rusya’dan petrol ve doğal gazları AB ülkelerinden farklı olarak özel fiyatlarla alıyor ve bu  kadar Putinsever olmasın nedenlerinden biri bu olarak gösteriliyor ve AB hukuku ve siyasetine Orban ters düşürek kendi çıkarlarını düşünün bencilce bir  asilik yapıyor şeklinde.
  
Macar başbakanı Orban  bugün hala dünyayı kendi benzetmesi olan farenin perspektifinden nasıl görüyor?

Bir Trump sempatizanı olarak Schröder, “Putin’i anlayanlar” Orbán ve Köppel grubuna yeni katılmış oldu. Her üçü de bir anlamda provokatör olarak tanınıyor ve -Orbán ve Schröder söz konusu olduğunda- kendi parti aileleri içinde de parya. Parya en koyu şekliyle Hindistan ülkesinde görülen kast düzenine göre, kast dışı kalan, hiçbir toplumsal sınıftan olmayan, her türlü haklardan yoksun olanlara verilen ad. Ancak ne Schröder ne de Orban  ikisi de düşmanlığa dayanacak ego ve özgüvene sahip değil. Viktor Orbán popüler bir sözü alıntıladı: “Macarlar haklı değil, haklı olacaklar.” Salondaki ekranlarda yer alan bir fotoğraf, Schröder ve Orban ikilisinin Kosova savaşının Avrupa’yı sarstığı 1998/1999 yıllarında hükümetteki görevlerinin başında çekilmiş bir fotoğrafını gösteriyordu. O zamanlar, daha da hafiflemiş olarak, kendisini bir “filin” yanında bir “fare” gibi hissettiğini göz kırparak ifade ededen Macar başbakanı Orban  bugün hala dünyayı farenin perspektifinden görüyor. Kuşkusuz büyükleri kandırmayı seven bir fare olarak.

Putin ile “göz açıp kapayıncaya kadar” görüşmeler

Donald Trump’ın seçilmesinin ardından en yakın Avrupalı dostu, yeni ABD başkanının Rusya Devlet Başkanı ile “hiç vakit kaybetmeden” müzakerelere başlayacağına inanıyor – barış için değil ama ateşkes için. Trump ona güvenebileceğinin sinyalini vermişti. Macaristan başbakanı, kendisini alkış yağmuruna tutan büyülenmiş bir kalabalığa bunları söyledi. Orbán Temmuz ayında Macaristan’ın AB Konseyi dönem başkanlığının başında tartışmalı bir diplomatik misyon başlatmış ve bu misyon kapsamında Kiev ve Moskova’ya, Pekin ve Ankara’ya ve son olarak da ABD’deki NATO zirvesi sırasında Donald Trump’ın Florida’daki konutu Mar-a-Lago’ya gitmişti.

Orbán’a göre dönemin İngiltere başbakanı Boris Johnson, Gerhard Schröder’in diplomatik girişimini engelledi.. Belgeleri görmüştü. Schröder ve Orbán’a göre iki ay süren savaşın ardından ateşkes sağlanabilirdi. Kiev’in NATO’ya katılımı Moskova için kabul edilemez olduğundan, Ukrayna’nın güvenliğinin garanti altına alınması bir engel teşkil ediyordu.

“Avrupa Rusya’yı yenmek istiyor”

Viyana’da Orbán’a kürsüde sopayı veren Gerhard Schröder şimdi de Ukrayna’ya askeri ve mali yardımın Kiev’deki hükümetin müzakere isteğine bağlanmasını  şöyle önerdi:  “Ukrayna’ya silah sağlayarak Rusya’yı barış yapmaya zorlamak saçmalıktır.” Viktor Orbán, AB Komisyonu’ndaki en gözde rakibi Ursula von der Leyen’e şöyle sataştı:  “Avrupa savaşı kazanmayı hedefliyor. Rusya’yı yenmek istiyor.”

Ancak AB’nin ve liberal demokrasinin önemli bir eleştirmeni haline gelen Orbán daha iyi biliyor ve kartlarını Donald Trump’a oynuyor. “O bir barış adamı.” Amerikan fili ve Macar faresi sayesinde birkaç gün içinde her şeyin daha iyiye gideceğini umuyor – Ukrayna’daki savaş için, Macaristan için ve en azından kendisi ve Avrupa ve dünyadaki konumu için.

„Her halükarda, Avrupalıların düşünce tarzı mümkün olduğunca fazla özgürlük ve refah kaygısından ibaretken, Ruslar ülkelerini bir arada tutmak için güç ve kuvvete odaklanıyor“ diyen  Orbán’a göre ABD “çizmelerindeki yağ yerine McDonald’s” koksa da en azından güç ve reelpolitikten anlıyor, en azından ADB’deki Trump’un partisi Cumhuriyetçiler anlıyor. Böylece gelecek kaygısı taşıyan üç panelist en azından gelecek hafta yapılacak ABD seçimleri umuduyla baş başa kalmışa benziyor.  Etkinliğin sonunda Köppel, Schröder ve Orbán’a İsviçre bitki şekerlemeleri verdi.( yenivatan.at)

Relevante Artikel

Back to top button